Atatürk Diyorki..
Re: Atatürk Diyorki..
Türk Kadını
Büyük atalarımız ve onların anaları, tarihin, olayların tanıklığıyla sabittir ki, cidden yüksek faziletler göstermişlerdir Burada birçok noktalardan sayabileceğimiz o faziletlerin en büyüğü ve en ehemmiyetlisi kıymetli evlâtlar yetiştirmeleriydi Şunu söylemek istiyorum ki, kadınlarımızın umumî vazifelerde üzerlerine düşen hisselerden başka kendileri için en ehemmiyetli, en hayırlı, en faziletli bir vazifeleri de iyi anne olmaktır Bugünün anaları için gerekli özellikler taşıyan evlât yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak, pek çok yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır Bu sebeple kadınlarımız hattâ erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmağa mecburdurlar Eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar
1923
Bizce: Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasının talep etmemiştir Allah'ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi kazanmasıdır Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla donanmak mecburiyetindedir İslâm ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki, bugün kendimizi bir türlü kayıtlarla bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur Türk sosyal hayatında kadınlar ilim ve bilgi yönünden ve diğer hususlarda erkeklerden asla geri kalmamışlardır Belki daha ileri gitmişlerdir
1923
Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır Ağır siklette değil; ahlâkta, fazilette ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır Türk kadınının vazifesi, Türk'ü zihniyetiyle, bazusiyle, azmiyle koruma ve müdafaaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan kadın, ancak faziletli olursa vazifesini yapabilir Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır
1925
Türkiye Cumhuriyetinin esas düşüncesi, kadınları değil, erkekleri dahi, savaş meydanına götürmemektir Fakat Türk Milleti'nin yüksek varlığına, herhangi taraftan olursa olsun, ilişildiği zaman, işte o vakit Türk kadınları Türk erkeklerinin bulunduğu yerde hazır ve gözleyici ve faal olacaklardır Bu, insanlığın yüksek huzuru, sükûnu ve dünya insanlığı için lâzım bir ödev olduğundandır ki, Türk kadını bunu yapacaktır ve yapagelmektedir ve yapar
Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik kusurdan doğmaktadır İnsanlar dünyaya alnında yazılı olduğu kadar yaşamak için gelmişlerdir Yaşamak demek faaliyet demektir Bu sebeple bir toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer organı işlemezse o toplum felcolmuştur Bir toplumun hayat çalışması ve muvaffak olması için çalışmanın ve muvaffak olabilmenin bağlı olduğu bütün sebep ve şartları benimsemesi gerekir Bundan ötürü bizim toplumumuz için ilim ve teknik gerekli ise bunları aynı derecede hem erkek, hem de kadınlarımızın edinmeleri lâzımdır Malûmdur ki, her safhada olduğu gibi sosyal hayatta dahi iş bölümü vardır Bu umumî iş bölümü arasında kadınlar kendilerine ait olan vazifeleri yapacakları gibi aynı zamanda sosyal topluluğun refahı, saadeti için gerekli gündelik çalışmaya dahil olacaklardır
1923
Kadının en büyük vazifesi analıktır İlk terbiye verilen yerin, ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti lâyıkiyle anlaşılır Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir Bugünün gereçlerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini temindir Bu sebeple kadınlarımız da âlim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün tahsil derecelerinden geçeceklerdir Sonra kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır
1923
Arkadaşlar, Türk milleti çok büyük vak'alarla ispat etti ki, yenilik sever ve inkılâpçı bir millettir Son senelerden önce de milletimiz yenileşme yolları üzerinde yürümeğe, sosyal inkılâba teşebbüs etmemiş değildir Fakat hakikî neticeler görülemedi Bunun sebebini araştırdınız mı? Bence sebep işe esasından, temelinden başlanmamış olmasıdır Bu hususta açık söyleyeceğim: Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir Kaabil midir ki bir kütlenin bir parçasını ilerletelim, diğerine müsamaha edelim de kütlenin hepsi yükselme şerefine erişebilsin? Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok yükselme adımları, dediğim gibi, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmak gerektir Böyle olursa inkılâp muvaffak olur
1925
Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın
Anaların bugünkü evlâtlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlât yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa
İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?
Dünyada hiçbir milletin kadını, "Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim" diyemez
Kadınlarımız haddizatında içtimaî hayatta erkeklerimizle her vakit yanyana yaşadılar Bugün değil, eskiden beri, uzun zamandan beri kadınlarımız erkeklerle başabaş mücadele hayatında, ziraat hayatında, geçim temininde erkeklerimizden yarım adım geri kalmayarak yürüdüler
Belki erkeklerimiz memleketi istilâ eden düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüs germekle düşman karışsında buldular Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun zayıf kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir Memleketin var olması imkânını hazırlayan kadınlarımız olmuştur ve kadınlarımız olmaktadır
Kimse inkâr edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır
Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun ve keresteyi getiren, mahsulleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısı ile kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ilâhi Anadolu kadınları olmuştur
Büyük atalarımız ve onların anaları, tarihin, olayların tanıklığıyla sabittir ki, cidden yüksek faziletler göstermişlerdir Burada birçok noktalardan sayabileceğimiz o faziletlerin en büyüğü ve en ehemmiyetlisi kıymetli evlâtlar yetiştirmeleriydi Şunu söylemek istiyorum ki, kadınlarımızın umumî vazifelerde üzerlerine düşen hisselerden başka kendileri için en ehemmiyetli, en hayırlı, en faziletli bir vazifeleri de iyi anne olmaktır Bugünün anaları için gerekli özellikler taşıyan evlât yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak, pek çok yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır Bu sebeple kadınlarımız hattâ erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmağa mecburdurlar Eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar
1923
Bizce: Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasının talep etmemiştir Allah'ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi kazanmasıdır Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla donanmak mecburiyetindedir İslâm ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki, bugün kendimizi bir türlü kayıtlarla bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur Türk sosyal hayatında kadınlar ilim ve bilgi yönünden ve diğer hususlarda erkeklerden asla geri kalmamışlardır Belki daha ileri gitmişlerdir
1923
Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır Ağır siklette değil; ahlâkta, fazilette ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır Türk kadınının vazifesi, Türk'ü zihniyetiyle, bazusiyle, azmiyle koruma ve müdafaaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan kadın, ancak faziletli olursa vazifesini yapabilir Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır
1925
Türkiye Cumhuriyetinin esas düşüncesi, kadınları değil, erkekleri dahi, savaş meydanına götürmemektir Fakat Türk Milleti'nin yüksek varlığına, herhangi taraftan olursa olsun, ilişildiği zaman, işte o vakit Türk kadınları Türk erkeklerinin bulunduğu yerde hazır ve gözleyici ve faal olacaklardır Bu, insanlığın yüksek huzuru, sükûnu ve dünya insanlığı için lâzım bir ödev olduğundandır ki, Türk kadını bunu yapacaktır ve yapagelmektedir ve yapar
Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik kusurdan doğmaktadır İnsanlar dünyaya alnında yazılı olduğu kadar yaşamak için gelmişlerdir Yaşamak demek faaliyet demektir Bu sebeple bir toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer organı işlemezse o toplum felcolmuştur Bir toplumun hayat çalışması ve muvaffak olması için çalışmanın ve muvaffak olabilmenin bağlı olduğu bütün sebep ve şartları benimsemesi gerekir Bundan ötürü bizim toplumumuz için ilim ve teknik gerekli ise bunları aynı derecede hem erkek, hem de kadınlarımızın edinmeleri lâzımdır Malûmdur ki, her safhada olduğu gibi sosyal hayatta dahi iş bölümü vardır Bu umumî iş bölümü arasında kadınlar kendilerine ait olan vazifeleri yapacakları gibi aynı zamanda sosyal topluluğun refahı, saadeti için gerekli gündelik çalışmaya dahil olacaklardır
1923
Kadının en büyük vazifesi analıktır İlk terbiye verilen yerin, ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti lâyıkiyle anlaşılır Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir Bugünün gereçlerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini temindir Bu sebeple kadınlarımız da âlim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün tahsil derecelerinden geçeceklerdir Sonra kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır
1923
Arkadaşlar, Türk milleti çok büyük vak'alarla ispat etti ki, yenilik sever ve inkılâpçı bir millettir Son senelerden önce de milletimiz yenileşme yolları üzerinde yürümeğe, sosyal inkılâba teşebbüs etmemiş değildir Fakat hakikî neticeler görülemedi Bunun sebebini araştırdınız mı? Bence sebep işe esasından, temelinden başlanmamış olmasıdır Bu hususta açık söyleyeceğim: Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir Kaabil midir ki bir kütlenin bir parçasını ilerletelim, diğerine müsamaha edelim de kütlenin hepsi yükselme şerefine erişebilsin? Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok yükselme adımları, dediğim gibi, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmak gerektir Böyle olursa inkılâp muvaffak olur
1925
Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın
Anaların bugünkü evlâtlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlât yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa
İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?
Dünyada hiçbir milletin kadını, "Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim" diyemez
Kadınlarımız haddizatında içtimaî hayatta erkeklerimizle her vakit yanyana yaşadılar Bugün değil, eskiden beri, uzun zamandan beri kadınlarımız erkeklerle başabaş mücadele hayatında, ziraat hayatında, geçim temininde erkeklerimizden yarım adım geri kalmayarak yürüdüler
Belki erkeklerimiz memleketi istilâ eden düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüs germekle düşman karışsında buldular Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun zayıf kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir Memleketin var olması imkânını hazırlayan kadınlarımız olmuştur ve kadınlarımız olmaktadır
Kimse inkâr edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır
Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun ve keresteyi getiren, mahsulleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısı ile kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ilâhi Anadolu kadınları olmuştur
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
Türk Milleti
Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir
1923
Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır
1923
Türk! Öğün Çalış Güven
1925
Bir Türk dünyaya bedeldir
1925
İngiliz ateşemiliterinin sorduğu bir sorunun cevabıdır:
Anasının ve babasının asilliğiyle iftihar eden Tedoz, İtalya yarımadasına inmek isteyen Türk Attillâ'ya, barış görüşmesinden önce sormuş:
"Siz hangi asîl ailedensiniz?" Attillâ da ona cevap vermiş: "Ben asîl bir milletin evlâdıyım!" İşte benim cevabım da size budur!"
Türk milleti büyük bir arslandır Biz hepimiz onun tüyleri arasına sıkışmış ve sığınmış göz ile görülmez küçük varlıklarız O arslanın büyük hareketleri ve hamleleri ise inkılâp hareketleri ve hamleleridir Bu arslanı tahrik edebilmek İşte bizim için iftihar edebilecek rol budur
1931
Ben batı milletlerini, bütün dünyanın milletlerini tanırım Fransızları tanırım, Almanları, Rusları ve bütün dünyanın milletlerini şahsen tanırım ve bu tanışmam da harb sahalarında olmuştur, ateş altında olmuştur Ölüm karşısında olmuştur Yemin ederek size temin ederim ki, bizim milletimizin manevî kuvveti bütün milletlerin manevî kuvvetinin üstündedir
1920
Türk milleti, güzel her şeyi, her medenî şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder Fakat muhakkaktır ki, herşeyin üstünde tapındığı bir şey varsa, o da kahramanlıktır Bu sözlerim şüphesiz bugünkü uyanık Türk gençliğinin kulaklarında yüksek ve tesirli akisler yapacaktır Yüksek huylarına ehemmiyetle baktığım Türk çocuklarından daha az şey istemem
Bizim başka milletlerden hiçbir eksiğimiz yok Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, yüksek maksatlar uğrunda ölmesini biliriz
Millet ve biz yok, birlik halinde millet var Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz Ve şunu kat'i olarak söyleyeyim ki bir millet, varlığı ve bağımsızlığı için herşeye girişir ve bu gaye uğrunda her fedakârlığı yaparsa, muvaffak olmaması mümkün değildir Elbette muvaffak olur Muvaffak olamaz ise o millet ölmüş demektir Şu halde millet yaşadıkça ve her türlü fedakârlıkta bulundukça muvaffak olamaması hatıra gelmez ve böyle bir şey söz konusu olamaz
1919
Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvelâ bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır
1923
Felâketler, elemler, mağlûbiyetler milletler üzerinde bir takım etkenlerin vücut bulmasına sebebiyet verir Bu etkenlerin başlıcası, öyle kara günlerinde sonra milletlerin uyanması vakalarını bulması ve kendi benliğini duymasıdır
Milletleri yükselten bu özelliklere bir etken daha ilâve edelim: İntikam hissi Milletlerin kalbinde intikam hissi olmalı Bu alelâde bir intikam değil, hayatına, ikbaline, refahına düşman olanların zararlarını yoketmeye yönelen bir intikamdır Bütün dünya bilmeli ki, karşımızda böyle bir düşman oldukça onu affetmek elimizden gelmez ve gelmeyecektir Düşmana merhamet acizlik ve zaaftır Bu, insaniyet göstermek değil, insanlık özelliğinin yokoluşunu ilân etmektir
1923
Mazinin kararsız, çürümüş zihniyeti ölmüştür Bütün dünya bilmelidir ki, Türk milleti hakkını, haysiyetini, şerefini tanıtmağa kadirdir Türk vatanının bir karış toprağı için bütün millet bir vücut olarak ayağa kalkar Haysiyetinin bir zerresine, vatanın bir avuç toprağına vuku bulacak tecavüzün bütün mevcudiyetine vurulmuş darbe olacağını artık Türk milletinin farketmediğini sanmak hatadır
1924
Bu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerinin çocuklarına kendinden sonra yaşayacaklara, son sözü bu olmalıdır: "Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemişti, siz onları tamamlayacaksınız Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz"
1935
Bu sözler bir ferdin değil, bir Türk Milleti duygusunun ifadesidir Bunu, her Türk bir parola gibi kendinden sonrakilere mütemadiyen tekrar etmekle son nefesini verecektir Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmiyeceğini onun ebedi olduğunu göstermelidir Yüksek Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur İşte parola budur
1935
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir Bundaki muvaffakiyeti Türk milleti'nin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak kararlı bir şekilde yürümesine borçluyuz Fakat yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız Millî kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız
Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız Bunda muvaffak olacağımıza şüphem yoktur Çünkü Türk Milleti'nin karakteri yüksektir Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir Çünkü Türk Milleti millî birlik ve beraberlikte güçlükleri yenmesini bilmiştir Ve çünkü Türk Milleti'nin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir
Şunu da ehemmiyetle belirtmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyet olan Türk Milleti'nin tarihî vasfıda güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besliyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür
Türk Milleti,
Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim
Ne mutlu Türküm diyene!
1933
Memleket ve millet hizmetlerinde baş olmak isteyenlerin ilham kaynağı, milletin hakikî hisleri ve emelleridir Bizim anılmağa değer bir hareketimiz varsa o da milletin duygu ve eğilimlerinde varlığına temas etmeğe çalışmaktan ibarettir Her türlü muvaffakiyet sırrının, her nevi kuvvetin, kudretin hakikî kaynağının, milletin kendisi olduğuna kanaatimiz tamdır
1925
Söz söyleyen arkadaşlarımızdan biri bana nereden ilham ve kuvvet aldığımı sordu Arkadaşlarımızın sorduğu ilham ve kuvvet kaynağı, milletin kendisidir Milletin müşterek eğilimi, umumî fikri olduğunu inkâr edenler de vardır Bu gibileri, hepiniz çok işitmişsinizdir Bu gibiler memleket ve milletle alâkasız, dalgın insanlardır Memleketimizin ve milletimizin başına gelmiş olan bunca felâketler hiç şüphe etmemelidirki, bu dalgın insanların memleketin talihini ve iradesine ellerinde tutmuş olmalarından ileri gelmiştir
Bir topluluğun mutlaka ortaklaşa bir fikri vardır Eğer bu her zaman dile getirilemiyor ve belirtilemiyorsa, onun yokluğuna karar verilmemelidir O, yapılan işlerde mutlaka mevcuttur Varlığımız, bağımsızlığımızı kurtaran bütün işler ve hareketler, milletin müşterek fikrinin, arzusunun, azminin yüksek belirtisinden başka bir şey değildir
1925
Biz, ilhamlarımızı, gökten ve görünmez âlemlerden değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk Milleti ve bir de milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir
1937
Bu millet hakikî eğilimine zıt düşünceye sapanlara iltifat etmemektedir Bununla bugün çok övünüyorum Bundaki isabetin sırrını izah için derhal söylemeliyim ki bizim ilham kaynağımız doğrudan doğruya büyük Türk Milleti'nin vicdanı olmuştur ve daima olacaktır Bütün hareketi, verimi, kuvveti millî vicdandan aldıkça, bütün teşebbüslerimizde milletin sağ duyusunu, rehber saydıkça şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da milleti doğru hedeflere eriştireceğimize imanımız tamdır
1925
Giriştiğimiz büyük işlerde, milletimizin yüksek kabiliyeti ve yüksek sağduyusu başlıca rehberimiz ve başarı kaynağımız olmuştur Bu büyük millet, arzu ve istidadının yöneldiği istikametleri görmeye çalışan ve görebilen evlâdını daima takdir ve himaye etmiştir
1926
Millet sevgisi kadar büyük mükâfat yoktur İstiklâl harbinde benim de milletime ettiğim bir takım hizmetler olmuştur zannederim Fakat, bunlardan hiçbirini kendime mal etmedim Yapılanın hepsi milletin eseridir, dedim; aranacak olursa, doğrusu da budur Mazide sayısız medeniyet kurmuş bir ırkın ve milletin çocukları olduğumuzu isbat etmek için, yapmamız lâzımgelen şeylerin hepsini yaptığımızı ileri süremeyiz; bugüne ve yarına bırakılmış daha birçok büyük işlerimiz vardır İlmî çalışmalarda bunlar arasındadır Beni seven arkadaşlarıma tavsiyem şudur: şahsınız için değil, fakat mensup olduğunuz millet için elbirliği ile çalışalım; çalışmaların en yükseği budur
1923
Milletimizi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve hareketlerimle aldatmamış olmakla övünç duyuyorum "Yapacağım Yapacağız Yapabiliriz" dediğim zaman onların gerçekten yapabileceğime inanmıştır Nitekim Sakarya Muharebesi başlamadan evvel "Düşmanı memleketimiz içinde boğacağız" demiştim Bana bazı mühim sayılan yerlerden müracaatlar vâki olarak "milleti beyhude yere kırdırmayınız" demişler; Romenlerden, Bulgarlardan, Yunanlılardan bahsederek kurtuluşumuzu geleceğe bırakmanın uygun olacağını söylemişlerdi Fakat milletin kabiliyetini, imanını gözönüne alarak onlara "Hayır, yapacağız!" demiştim Şimdi de milleti refaha, ilerlemeye, memleketi mutluluğa sevketmek için mevcut kabiliyetimizi gözönünde alarak "Bunu da yapacağız!" diyorum
1923
Hiçbir sözümde milletime karşı geri alma durumunda kalmadım Onları söylerken bir hayal peşinde koşan gibi, hayal şakıyan bir şair gibi değil, onları söylemekliğim bu milletteki kabiliyet unsurlarını bilmekliğimden idi
1923
Türk milleti kahramanlıkta olduğu kadar, istidat ve liyakatte de bütün milletlerden üstündür
Mühim bir vazifenin yapılışında benden evvel işe girişen, millet olmuştur Benim şu veya bu sebeple tehir ettiğim mühim vazifeyi millet bana ihtar etmiş ve yaptırmıştır Bunu milletin müşterek ruhundaki yükseklik ve erginliğe parlak bir misal olarak anmayalım
1925
Benim için en büyük korunma noktası ve şefaat kaynağı milletimin sinesidir
1919
Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna ve benim uğruma, canını vermeğe hazır olmasaydı ben hiçbir şey yapamazdım
Ben binbir müşkül karşısında yılacak bir insan olsa idim büyük işlerin rehberliğinde, milletim beni yaya bırakırdı Milletimin iyi niyetine daima minnettarım
Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim
Haziran 1937
Hayatımın bütün safhalarında olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felaketleri arasında da, bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve istirahatimi, her nev'i şahsi duygularımı, milletin selameti ve saadeti namına feda etmekten zevk duymayayım
1937
Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında demokrat doğan yegâne millet Türklerdir
1937
Kudretsiz dimağlar, zayıf gözler, hakikati kolay göremezler O gibiler büyük Türk milletinin yüksek seviyesine nazaran geri adamlardır
1925
Millet, muasır medeniyetin bütün milletlere temin ettiği hayat ve vasıtaları, esasta ve şekilde aynen ve tamamen gerçekleştirmeye kati karar vermiştir Millet, yenilik ve ıslahat sahasında gösterdiği gayretlerin asırlardan beri olduğu gibi, türlü yalan ve dolanla biran bile durmasına müsaade etmemek azmindedir
1925
Millet, milletlerarası umumi mücadele sahasında hayat sebebi ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak muasır medeniyette bulunabileceğini, sabit olmuş bir hakikat diye benimsemiştir
1925
Millet, saydığım değişiklikler ve inkılapların tabii ve zaruri icabı olarak umumi iradesinde ve bütün kanunlarında, ancak dünya ihtiyaçlarından mülhem ve ihtiyacın değişmesiyle değişip gelişmesi esas olan dünyevi bir idare zihniyetini hayat düsturu saymıştır
1925
Bu büyük millet, arzu ve istihdadının yönelmiş olduğu istikametleri göstermeye çalışan ve görebilen evladını daima takdir ve himeya etmiştir
1926
İki Mustafa Kemâl vardır Biri, ben, fâni Mustafa Kemâl; diğeri milletin içinde yaşattığı Mustafa Kemâller idealidir Ben onu temsil ediyorum Herhangi bir tehlike ânında ben ortaya çıktımsa, beni bir Türk anası doğurmadı mı? Feyiz milletindir, benim değildir
1935
Türk milletinin istidadı ve katî kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektedir
1924
Türk milleti şuurla ve bunca bin senelerin açtığı devasız yaraları acele tedavi etmek ıstırabiyle, hakikat denilen cevheri bulmuş olduğuna inanarak, uzun adımlarla kurtuluş aramaya karar vermiştir Bunun önüne sed çekmek isteyeceklerin âkıbeti Türkün kuvvetli ayakları altında ezilmektir
Silâhı ile olduğu gibi aklı ile de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti, ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur Milletimizin sâf seciyesi istidat ile doludur
15 Temmuz 1921
Samsun'a ayak bastıktan sonra derhal memleket ve milleti yokladım Gördüm ki, memleketin ve milletin temayülü istiklâl müdafaasında tereddüt edenleri utanılır mevkiinde bırakabilecek mahiyettedir Filhakika iki seneden beri bütün dünyanın şahit olduğu olaylar düşüncelerimde isabet ve milletin azim ve imânında hakikî salâbet olduğunu ispat etti
23 Nisan 1921
Hiçbir zafer gaye değildir Zafer ancak kendisinden daha büyük bir gayeyi elde etmek için belli başlı vasıtadır Gaye fikirdir Zafer bir fikrin istihsal ve hizmet nisbetinde kıymet ifade eder Bir fikrin istihsaline dayanmayan zafer payidar olamaz O boş bir gayrettir
Bizi diğer medeni milletler arasında geri bıraktıran adlî, siyasî, iktisadî, malî zincirler kırılmıştır Parçalanmıştır Bugüne kadar kazandığımız muvaffakıyet, bize ancak terakki ve medeniyete doğru bir yol açmıştır Yoksa terakki medeniyeti henüz ulaşılmış değildir
Büyük davamız, en medenî ve müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir Bu yalnız kurumlarında değil düşüncelerinde temelli bir inkılâp yapmış olan Büyük Türk Milletinin dinamik idealidir Bu idealin en kısa bir zamanda kavramak için, fikir ve hareketi, beraber yürütmek mecburiyetindeyiz Bu teşebbüste, başarı ancak, süreli bir planla ve rasyonel çalışmakla mümkün olabilir
Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve lâyık olan köylüdür
1922
Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir
1923
Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır
1923
Türk! Öğün Çalış Güven
1925
Bir Türk dünyaya bedeldir
1925
İngiliz ateşemiliterinin sorduğu bir sorunun cevabıdır:
Anasının ve babasının asilliğiyle iftihar eden Tedoz, İtalya yarımadasına inmek isteyen Türk Attillâ'ya, barış görüşmesinden önce sormuş:
"Siz hangi asîl ailedensiniz?" Attillâ da ona cevap vermiş: "Ben asîl bir milletin evlâdıyım!" İşte benim cevabım da size budur!"
Türk milleti büyük bir arslandır Biz hepimiz onun tüyleri arasına sıkışmış ve sığınmış göz ile görülmez küçük varlıklarız O arslanın büyük hareketleri ve hamleleri ise inkılâp hareketleri ve hamleleridir Bu arslanı tahrik edebilmek İşte bizim için iftihar edebilecek rol budur
1931
Ben batı milletlerini, bütün dünyanın milletlerini tanırım Fransızları tanırım, Almanları, Rusları ve bütün dünyanın milletlerini şahsen tanırım ve bu tanışmam da harb sahalarında olmuştur, ateş altında olmuştur Ölüm karşısında olmuştur Yemin ederek size temin ederim ki, bizim milletimizin manevî kuvveti bütün milletlerin manevî kuvvetinin üstündedir
1920
Türk milleti, güzel her şeyi, her medenî şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder Fakat muhakkaktır ki, herşeyin üstünde tapındığı bir şey varsa, o da kahramanlıktır Bu sözlerim şüphesiz bugünkü uyanık Türk gençliğinin kulaklarında yüksek ve tesirli akisler yapacaktır Yüksek huylarına ehemmiyetle baktığım Türk çocuklarından daha az şey istemem
Bizim başka milletlerden hiçbir eksiğimiz yok Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, yüksek maksatlar uğrunda ölmesini biliriz
Millet ve biz yok, birlik halinde millet var Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz Ve şunu kat'i olarak söyleyeyim ki bir millet, varlığı ve bağımsızlığı için herşeye girişir ve bu gaye uğrunda her fedakârlığı yaparsa, muvaffak olmaması mümkün değildir Elbette muvaffak olur Muvaffak olamaz ise o millet ölmüş demektir Şu halde millet yaşadıkça ve her türlü fedakârlıkta bulundukça muvaffak olamaması hatıra gelmez ve böyle bir şey söz konusu olamaz
1919
Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvelâ bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır
1923
Felâketler, elemler, mağlûbiyetler milletler üzerinde bir takım etkenlerin vücut bulmasına sebebiyet verir Bu etkenlerin başlıcası, öyle kara günlerinde sonra milletlerin uyanması vakalarını bulması ve kendi benliğini duymasıdır
Milletleri yükselten bu özelliklere bir etken daha ilâve edelim: İntikam hissi Milletlerin kalbinde intikam hissi olmalı Bu alelâde bir intikam değil, hayatına, ikbaline, refahına düşman olanların zararlarını yoketmeye yönelen bir intikamdır Bütün dünya bilmeli ki, karşımızda böyle bir düşman oldukça onu affetmek elimizden gelmez ve gelmeyecektir Düşmana merhamet acizlik ve zaaftır Bu, insaniyet göstermek değil, insanlık özelliğinin yokoluşunu ilân etmektir
1923
Mazinin kararsız, çürümüş zihniyeti ölmüştür Bütün dünya bilmelidir ki, Türk milleti hakkını, haysiyetini, şerefini tanıtmağa kadirdir Türk vatanının bir karış toprağı için bütün millet bir vücut olarak ayağa kalkar Haysiyetinin bir zerresine, vatanın bir avuç toprağına vuku bulacak tecavüzün bütün mevcudiyetine vurulmuş darbe olacağını artık Türk milletinin farketmediğini sanmak hatadır
1924
Bu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerinin çocuklarına kendinden sonra yaşayacaklara, son sözü bu olmalıdır: "Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemişti, siz onları tamamlayacaksınız Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz"
1935
Bu sözler bir ferdin değil, bir Türk Milleti duygusunun ifadesidir Bunu, her Türk bir parola gibi kendinden sonrakilere mütemadiyen tekrar etmekle son nefesini verecektir Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmiyeceğini onun ebedi olduğunu göstermelidir Yüksek Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur İşte parola budur
1935
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir Bundaki muvaffakiyeti Türk milleti'nin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak kararlı bir şekilde yürümesine borçluyuz Fakat yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız Millî kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız
Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız Bunda muvaffak olacağımıza şüphem yoktur Çünkü Türk Milleti'nin karakteri yüksektir Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir Çünkü Türk Milleti millî birlik ve beraberlikte güçlükleri yenmesini bilmiştir Ve çünkü Türk Milleti'nin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir
Şunu da ehemmiyetle belirtmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyet olan Türk Milleti'nin tarihî vasfıda güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besliyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür
Türk Milleti,
Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim
Ne mutlu Türküm diyene!
1933
Memleket ve millet hizmetlerinde baş olmak isteyenlerin ilham kaynağı, milletin hakikî hisleri ve emelleridir Bizim anılmağa değer bir hareketimiz varsa o da milletin duygu ve eğilimlerinde varlığına temas etmeğe çalışmaktan ibarettir Her türlü muvaffakiyet sırrının, her nevi kuvvetin, kudretin hakikî kaynağının, milletin kendisi olduğuna kanaatimiz tamdır
1925
Söz söyleyen arkadaşlarımızdan biri bana nereden ilham ve kuvvet aldığımı sordu Arkadaşlarımızın sorduğu ilham ve kuvvet kaynağı, milletin kendisidir Milletin müşterek eğilimi, umumî fikri olduğunu inkâr edenler de vardır Bu gibileri, hepiniz çok işitmişsinizdir Bu gibiler memleket ve milletle alâkasız, dalgın insanlardır Memleketimizin ve milletimizin başına gelmiş olan bunca felâketler hiç şüphe etmemelidirki, bu dalgın insanların memleketin talihini ve iradesine ellerinde tutmuş olmalarından ileri gelmiştir
Bir topluluğun mutlaka ortaklaşa bir fikri vardır Eğer bu her zaman dile getirilemiyor ve belirtilemiyorsa, onun yokluğuna karar verilmemelidir O, yapılan işlerde mutlaka mevcuttur Varlığımız, bağımsızlığımızı kurtaran bütün işler ve hareketler, milletin müşterek fikrinin, arzusunun, azminin yüksek belirtisinden başka bir şey değildir
1925
Biz, ilhamlarımızı, gökten ve görünmez âlemlerden değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk Milleti ve bir de milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir
1937
Bu millet hakikî eğilimine zıt düşünceye sapanlara iltifat etmemektedir Bununla bugün çok övünüyorum Bundaki isabetin sırrını izah için derhal söylemeliyim ki bizim ilham kaynağımız doğrudan doğruya büyük Türk Milleti'nin vicdanı olmuştur ve daima olacaktır Bütün hareketi, verimi, kuvveti millî vicdandan aldıkça, bütün teşebbüslerimizde milletin sağ duyusunu, rehber saydıkça şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da milleti doğru hedeflere eriştireceğimize imanımız tamdır
1925
Giriştiğimiz büyük işlerde, milletimizin yüksek kabiliyeti ve yüksek sağduyusu başlıca rehberimiz ve başarı kaynağımız olmuştur Bu büyük millet, arzu ve istidadının yöneldiği istikametleri görmeye çalışan ve görebilen evlâdını daima takdir ve himaye etmiştir
1926
Millet sevgisi kadar büyük mükâfat yoktur İstiklâl harbinde benim de milletime ettiğim bir takım hizmetler olmuştur zannederim Fakat, bunlardan hiçbirini kendime mal etmedim Yapılanın hepsi milletin eseridir, dedim; aranacak olursa, doğrusu da budur Mazide sayısız medeniyet kurmuş bir ırkın ve milletin çocukları olduğumuzu isbat etmek için, yapmamız lâzımgelen şeylerin hepsini yaptığımızı ileri süremeyiz; bugüne ve yarına bırakılmış daha birçok büyük işlerimiz vardır İlmî çalışmalarda bunlar arasındadır Beni seven arkadaşlarıma tavsiyem şudur: şahsınız için değil, fakat mensup olduğunuz millet için elbirliği ile çalışalım; çalışmaların en yükseği budur
1923
Milletimizi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve hareketlerimle aldatmamış olmakla övünç duyuyorum "Yapacağım Yapacağız Yapabiliriz" dediğim zaman onların gerçekten yapabileceğime inanmıştır Nitekim Sakarya Muharebesi başlamadan evvel "Düşmanı memleketimiz içinde boğacağız" demiştim Bana bazı mühim sayılan yerlerden müracaatlar vâki olarak "milleti beyhude yere kırdırmayınız" demişler; Romenlerden, Bulgarlardan, Yunanlılardan bahsederek kurtuluşumuzu geleceğe bırakmanın uygun olacağını söylemişlerdi Fakat milletin kabiliyetini, imanını gözönüne alarak onlara "Hayır, yapacağız!" demiştim Şimdi de milleti refaha, ilerlemeye, memleketi mutluluğa sevketmek için mevcut kabiliyetimizi gözönünde alarak "Bunu da yapacağız!" diyorum
1923
Hiçbir sözümde milletime karşı geri alma durumunda kalmadım Onları söylerken bir hayal peşinde koşan gibi, hayal şakıyan bir şair gibi değil, onları söylemekliğim bu milletteki kabiliyet unsurlarını bilmekliğimden idi
1923
Türk milleti kahramanlıkta olduğu kadar, istidat ve liyakatte de bütün milletlerden üstündür
Mühim bir vazifenin yapılışında benden evvel işe girişen, millet olmuştur Benim şu veya bu sebeple tehir ettiğim mühim vazifeyi millet bana ihtar etmiş ve yaptırmıştır Bunu milletin müşterek ruhundaki yükseklik ve erginliğe parlak bir misal olarak anmayalım
1925
Benim için en büyük korunma noktası ve şefaat kaynağı milletimin sinesidir
1919
Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna ve benim uğruma, canını vermeğe hazır olmasaydı ben hiçbir şey yapamazdım
Ben binbir müşkül karşısında yılacak bir insan olsa idim büyük işlerin rehberliğinde, milletim beni yaya bırakırdı Milletimin iyi niyetine daima minnettarım
Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim
Haziran 1937
Hayatımın bütün safhalarında olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felaketleri arasında da, bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve istirahatimi, her nev'i şahsi duygularımı, milletin selameti ve saadeti namına feda etmekten zevk duymayayım
1937
Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında demokrat doğan yegâne millet Türklerdir
1937
Kudretsiz dimağlar, zayıf gözler, hakikati kolay göremezler O gibiler büyük Türk milletinin yüksek seviyesine nazaran geri adamlardır
1925
Millet, muasır medeniyetin bütün milletlere temin ettiği hayat ve vasıtaları, esasta ve şekilde aynen ve tamamen gerçekleştirmeye kati karar vermiştir Millet, yenilik ve ıslahat sahasında gösterdiği gayretlerin asırlardan beri olduğu gibi, türlü yalan ve dolanla biran bile durmasına müsaade etmemek azmindedir
1925
Millet, milletlerarası umumi mücadele sahasında hayat sebebi ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak muasır medeniyette bulunabileceğini, sabit olmuş bir hakikat diye benimsemiştir
1925
Millet, saydığım değişiklikler ve inkılapların tabii ve zaruri icabı olarak umumi iradesinde ve bütün kanunlarında, ancak dünya ihtiyaçlarından mülhem ve ihtiyacın değişmesiyle değişip gelişmesi esas olan dünyevi bir idare zihniyetini hayat düsturu saymıştır
1925
Bu büyük millet, arzu ve istihdadının yönelmiş olduğu istikametleri göstermeye çalışan ve görebilen evladını daima takdir ve himeya etmiştir
1926
İki Mustafa Kemâl vardır Biri, ben, fâni Mustafa Kemâl; diğeri milletin içinde yaşattığı Mustafa Kemâller idealidir Ben onu temsil ediyorum Herhangi bir tehlike ânında ben ortaya çıktımsa, beni bir Türk anası doğurmadı mı? Feyiz milletindir, benim değildir
1935
Türk milletinin istidadı ve katî kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektedir
1924
Türk milleti şuurla ve bunca bin senelerin açtığı devasız yaraları acele tedavi etmek ıstırabiyle, hakikat denilen cevheri bulmuş olduğuna inanarak, uzun adımlarla kurtuluş aramaya karar vermiştir Bunun önüne sed çekmek isteyeceklerin âkıbeti Türkün kuvvetli ayakları altında ezilmektir
Silâhı ile olduğu gibi aklı ile de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti, ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur Milletimizin sâf seciyesi istidat ile doludur
15 Temmuz 1921
Samsun'a ayak bastıktan sonra derhal memleket ve milleti yokladım Gördüm ki, memleketin ve milletin temayülü istiklâl müdafaasında tereddüt edenleri utanılır mevkiinde bırakabilecek mahiyettedir Filhakika iki seneden beri bütün dünyanın şahit olduğu olaylar düşüncelerimde isabet ve milletin azim ve imânında hakikî salâbet olduğunu ispat etti
23 Nisan 1921
Hiçbir zafer gaye değildir Zafer ancak kendisinden daha büyük bir gayeyi elde etmek için belli başlı vasıtadır Gaye fikirdir Zafer bir fikrin istihsal ve hizmet nisbetinde kıymet ifade eder Bir fikrin istihsaline dayanmayan zafer payidar olamaz O boş bir gayrettir
Bizi diğer medeni milletler arasında geri bıraktıran adlî, siyasî, iktisadî, malî zincirler kırılmıştır Parçalanmıştır Bugüne kadar kazandığımız muvaffakıyet, bize ancak terakki ve medeniyete doğru bir yol açmıştır Yoksa terakki medeniyeti henüz ulaşılmış değildir
Büyük davamız, en medenî ve müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir Bu yalnız kurumlarında değil düşüncelerinde temelli bir inkılâp yapmış olan Büyük Türk Milletinin dinamik idealidir Bu idealin en kısa bir zamanda kavramak için, fikir ve hareketi, beraber yürütmek mecburiyetindeyiz Bu teşebbüste, başarı ancak, süreli bir planla ve rasyonel çalışmakla mümkün olabilir
Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve lâyık olan köylüdür
1922
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
Türk İnkilabı
Türk inkılabı nedir? Bu inkılâp, kelimenin ilk anda işaret ettiği ihtilâl mânasından başka, ondan daha geniş bir değişikliği ifade etmektedir Bugünkü devletimizin şekli, asırlardan beri gelen eski şekilleri ortadan kaldıran en gelişmiş tarz olmuştur
Milletin, varlığını devam ettirmesi için fertleri arasında düşündüğü müşterek bağ, asırlardan beri gelen şekil ve mahiyetini değiştirmiş, yani millet, dinî ve mezhebi bağlantı yerine Türk Milliyeti bağıyla fertlerini toplamıştır
Millet, beynelmilel umumî mücadele sahasında hayat sebebi ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak çağdaş medeniyette bulunabileceğini bir değişmez gerçek olarak prensip saymıştır
Büyük milletimizin hayatının seyrinde vücuda getirdiği bu değişiklikleri herhangi bir ihtilâlden çok fazla, çok yüksek olan en muazzam inkılâplardandır
1925
Hakikî inkılâpçılar onlardır ki, ilerleme ve yenileşme inkılâbına yöneltmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilime sızmasını bilirler Bu münasebetle şunu da ifade edeyim ki, Türk milletinin son senelerde gösterdiği harikaların, yaptığı siyasî, sosyal inkılâpların gerçek sahibi kendisidir Sizsiniz Bu istidat ve gelişme mevcut olmasaydı onu yaratmağa hiçbir kuvvet ve kudret kâfi gelemezdi Herhangi bir gelişme devresinde bulunan bir insan kitlesini bulunduğu vaziyetten kaldırıp damdan düşer gibi filân gelişme seviyesine eriştirmek imkânsızlığı tabiî izaha muhtaç değildir Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılaplarımızın temel prensibi budur Bu gerçeği kabul edemeyen zihniyetleri darmadağın etmek zarurîdir Şimdiye kadar milletin dimağını paslandıran, uyuşturan bu zihniyette bulunanlar olmuştur Herhalde zihniyetlerde mevcut uydurma hikâyeler tamamen kovulacaktır Onlar çıkarılmadıkça dimağa gerçek nurlarını yerleştirmek imkânsızdır
1925
Uçurum kenarında yıkık bir ülke Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar Yıllarca süren savaş Ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız inkılâplar İşte Türk genel inkılâbının bir kısa ifadesi
1935
Türkiye'yi, derece derece mi ilerletmeli, anî olarak mı? İki sistem var, biri malûm, büyük Fransız ihtilâlindeki tarz: Rejimler değişecek, ihtilâllere karşı mukabil ihtilâller yapılacak Sağ solu tepeler, sol sağı süpürürken bir de bakılacak ki bir buçuk asırlık zaman geçmiş Bu milletin damarlarında o kadar bol kan ve önünde o kadar geniş zaman var mı?
1922
İnkılâbın kanunu mevcut kanunların üstündedir Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça başladığımız inkılâp ve yenilik bir an bile durmayacaktır Bizden sonraki devirlerde de böyle olacaktır
1923
İnkılâp güneş kadar parlak, güneş kadar sıcak ve güneş kadar bizden uzaktır İstikametimi daima o güneşe bakarak tâyin eder ve öylece ilerlerim, ilerlerim, parlaklığı ve sıcaklığı ilerlememe müsaade edinceye kadar ilerlerim Tekrar ilerlemeğe devam etmek üzere dururum, tekrar güneşe bakarak istikamet alırım
Milletlerin tarihinde bazı devirler vardır ki, muayyen maksatlara erebilmek için maddî ve manevi ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı istikamete yöneltmek lâzım gelir Yakın senelerde milletimiz böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin mühim neticelerini kavramıştır
Memleketin ve inkılâbın içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lâzımdır
Aynı cinsten olan kuvvetler müşterek gaye yolunda birleşmelidir
1931
Bütün dünya bilsin ki benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet taraftarlığı, fikrî ve sosyal inkılâp taraftarlığı Bu noktada, yeni Türkiye topluluğunda bir ferdi, hariç düşünmek istemiyorum
1924
Genç fikirli demek, doğrultuyu gören ve anlayan hakikî fikirli demektir Milletin hakîm emelleri, görüş noktası budur Hepimiz ona uymaya mecburuz
1925
Arkadaşlar, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâplar için nurun ve münevverin yoluna gideceğiz; hedef ve hünerimiz cahil kütleyi de nurlandırarak yolumuzda yürütmek ve onu aydınlığa çıkarmaktır Cumhuriyetimizi, çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmak isteğimizi köstekleyecek herhangi bir referanduma gitmek yalnız cehalet değil hıyanet olur Yüzde seksenine okuma yazma öğretilmemiş bir memlekette inkılâplar plebisitle olmaz!
1984
Milletin uyanıklığına, milletin ilerleme ve gelişme istidadına güvenerek, milletin azminden asla şüphe etmeyerek Cumhuriyetin bütün gereklerini yapacağız Birçok güçlükler ve engeller karşısında bulunduğumuzu biliyoruz Bunların hepsini tetkik ile, azim ve iman ile ve millet aşkının sarsılmaz kuvvetiyle birer birer çözüp sonuçlandıracağız O millet aşkı ki herşeye rağmen sinemizde sönmez bir kuvvet, dayanıklılık ve ateş kaynağıdır
1924
Bizim milletimiz vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için, hürriyeti ve egemenliği için fedakâr bir halktır; bunu ispat etti Milletimiz yaptığı inkılâpların kıskanç müdafiidir de Benliğinde bu faziletler yerleşmiş bir milleti yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz
1924
Türkiye'de doğan inkılâp güneşi yükselerek hararetini yaydıkça, Türk milletinin kalbi büsbütün dünyanın büyük ve takdire değer eserlerine karşı sıcak bir sevgiyle dolmuş, bütün ilerleme prensiplerini tamamiyle benimsenmiştir
1923
Her türlü yükselme ve olgunlaşmaya istidatlı olan milletimizin sosyal ve fikrî adımlarını kısaltmak istiyen engeller mutlaka ortadan kaldırılmalıdır
1924
Biz, büyük bir inkılâp yaptık Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük Bir çok eski müesseseleri yıktık Bunların binlerce taraftarı vardır Fırsat beklediklerini unutmamak lâzım En ileri demokrasilerde bile rejimi korumak için, sert tedbirlere müracaat edilmiştir Bize gelince, inkılâbı koruyacak tedbirlere daha çok muhtacız
1925
Türk inkılabı nedir? Bu inkılâp, kelimenin ilk anda işaret ettiği ihtilâl mânasından başka, ondan daha geniş bir değişikliği ifade etmektedir Bugünkü devletimizin şekli, asırlardan beri gelen eski şekilleri ortadan kaldıran en gelişmiş tarz olmuştur
Milletin, varlığını devam ettirmesi için fertleri arasında düşündüğü müşterek bağ, asırlardan beri gelen şekil ve mahiyetini değiştirmiş, yani millet, dinî ve mezhebi bağlantı yerine Türk Milliyeti bağıyla fertlerini toplamıştır
Millet, beynelmilel umumî mücadele sahasında hayat sebebi ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak çağdaş medeniyette bulunabileceğini bir değişmez gerçek olarak prensip saymıştır
Büyük milletimizin hayatının seyrinde vücuda getirdiği bu değişiklikleri herhangi bir ihtilâlden çok fazla, çok yüksek olan en muazzam inkılâplardandır
1925
Hakikî inkılâpçılar onlardır ki, ilerleme ve yenileşme inkılâbına yöneltmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilime sızmasını bilirler Bu münasebetle şunu da ifade edeyim ki, Türk milletinin son senelerde gösterdiği harikaların, yaptığı siyasî, sosyal inkılâpların gerçek sahibi kendisidir Sizsiniz Bu istidat ve gelişme mevcut olmasaydı onu yaratmağa hiçbir kuvvet ve kudret kâfi gelemezdi Herhangi bir gelişme devresinde bulunan bir insan kitlesini bulunduğu vaziyetten kaldırıp damdan düşer gibi filân gelişme seviyesine eriştirmek imkânsızlığı tabiî izaha muhtaç değildir Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılaplarımızın temel prensibi budur Bu gerçeği kabul edemeyen zihniyetleri darmadağın etmek zarurîdir Şimdiye kadar milletin dimağını paslandıran, uyuşturan bu zihniyette bulunanlar olmuştur Herhalde zihniyetlerde mevcut uydurma hikâyeler tamamen kovulacaktır Onlar çıkarılmadıkça dimağa gerçek nurlarını yerleştirmek imkânsızdır
1925
Uçurum kenarında yıkık bir ülke Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar Yıllarca süren savaş Ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız inkılâplar İşte Türk genel inkılâbının bir kısa ifadesi
1935
Türkiye'yi, derece derece mi ilerletmeli, anî olarak mı? İki sistem var, biri malûm, büyük Fransız ihtilâlindeki tarz: Rejimler değişecek, ihtilâllere karşı mukabil ihtilâller yapılacak Sağ solu tepeler, sol sağı süpürürken bir de bakılacak ki bir buçuk asırlık zaman geçmiş Bu milletin damarlarında o kadar bol kan ve önünde o kadar geniş zaman var mı?
1922
İnkılâbın kanunu mevcut kanunların üstündedir Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça başladığımız inkılâp ve yenilik bir an bile durmayacaktır Bizden sonraki devirlerde de böyle olacaktır
1923
İnkılâp güneş kadar parlak, güneş kadar sıcak ve güneş kadar bizden uzaktır İstikametimi daima o güneşe bakarak tâyin eder ve öylece ilerlerim, ilerlerim, parlaklığı ve sıcaklığı ilerlememe müsaade edinceye kadar ilerlerim Tekrar ilerlemeğe devam etmek üzere dururum, tekrar güneşe bakarak istikamet alırım
Milletlerin tarihinde bazı devirler vardır ki, muayyen maksatlara erebilmek için maddî ve manevi ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı istikamete yöneltmek lâzım gelir Yakın senelerde milletimiz böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin mühim neticelerini kavramıştır
Memleketin ve inkılâbın içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lâzımdır
Aynı cinsten olan kuvvetler müşterek gaye yolunda birleşmelidir
1931
Bütün dünya bilsin ki benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet taraftarlığı, fikrî ve sosyal inkılâp taraftarlığı Bu noktada, yeni Türkiye topluluğunda bir ferdi, hariç düşünmek istemiyorum
1924
Genç fikirli demek, doğrultuyu gören ve anlayan hakikî fikirli demektir Milletin hakîm emelleri, görüş noktası budur Hepimiz ona uymaya mecburuz
1925
Arkadaşlar, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâplar için nurun ve münevverin yoluna gideceğiz; hedef ve hünerimiz cahil kütleyi de nurlandırarak yolumuzda yürütmek ve onu aydınlığa çıkarmaktır Cumhuriyetimizi, çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmak isteğimizi köstekleyecek herhangi bir referanduma gitmek yalnız cehalet değil hıyanet olur Yüzde seksenine okuma yazma öğretilmemiş bir memlekette inkılâplar plebisitle olmaz!
1984
Milletin uyanıklığına, milletin ilerleme ve gelişme istidadına güvenerek, milletin azminden asla şüphe etmeyerek Cumhuriyetin bütün gereklerini yapacağız Birçok güçlükler ve engeller karşısında bulunduğumuzu biliyoruz Bunların hepsini tetkik ile, azim ve iman ile ve millet aşkının sarsılmaz kuvvetiyle birer birer çözüp sonuçlandıracağız O millet aşkı ki herşeye rağmen sinemizde sönmez bir kuvvet, dayanıklılık ve ateş kaynağıdır
1924
Bizim milletimiz vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için, hürriyeti ve egemenliği için fedakâr bir halktır; bunu ispat etti Milletimiz yaptığı inkılâpların kıskanç müdafiidir de Benliğinde bu faziletler yerleşmiş bir milleti yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz
1924
Türkiye'de doğan inkılâp güneşi yükselerek hararetini yaydıkça, Türk milletinin kalbi büsbütün dünyanın büyük ve takdire değer eserlerine karşı sıcak bir sevgiyle dolmuş, bütün ilerleme prensiplerini tamamiyle benimsenmiştir
1923
Her türlü yükselme ve olgunlaşmaya istidatlı olan milletimizin sosyal ve fikrî adımlarını kısaltmak istiyen engeller mutlaka ortadan kaldırılmalıdır
1924
Biz, büyük bir inkılâp yaptık Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük Bir çok eski müesseseleri yıktık Bunların binlerce taraftarı vardır Fırsat beklediklerini unutmamak lâzım En ileri demokrasilerde bile rejimi korumak için, sert tedbirlere müracaat edilmiştir Bize gelince, inkılâbı koruyacak tedbirlere daha çok muhtacız
1925
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
Ulaştırma ve Bayındırlık
Halk, köylüler bana her yerde iş programını şu iki kelime ile ihtar ettiler:
Yol, mektep Hattâ yoldan bahsederlerken yol köylünün kanadıdır Demeleriyle herşeyden evvel ona ehemmiyet verdikleri anlaşılıyor Gerçekten bütün ekonomi birinci kelimenin ve herşey ikinci kelimenin içindedir
1934
Ekonomik hayatın faaliyet ve canlılığı, ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, trenlerin, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır
1922
Memleketimizi demiryolları ile ve üzerinde otomobiller çalışır muntazam yollarla şebeke haline getirmek mecburiyetindeyiz Çünkü Batının ve dünyanın araçları bunlar oldukça, trenler oldukça, bunlara karşı merkepler ve kağnı ile ve tabiî yollar üzerinde yarışa girişmenin imkânı yoktur
1923
Demiryolları bir ülkeyi medeniyet ve refah nurlarıyle aydınlatan kutsal bir meşaledir
1937
Ekonominin gelişmesinde başlıca lüzumlu olan, yollar, demiryolları, limanlar, kara ve deniz ulaştırma vasıtaları millî mevcudiyetin maddî ve siyasî kan damarlarıdır Refah ve kuvvet vasıtasıdır
1930
Halk, köylüler bana her yerde iş programını şu iki kelime ile ihtar ettiler:
Yol, mektep Hattâ yoldan bahsederlerken yol köylünün kanadıdır Demeleriyle herşeyden evvel ona ehemmiyet verdikleri anlaşılıyor Gerçekten bütün ekonomi birinci kelimenin ve herşey ikinci kelimenin içindedir
1934
Ekonomik hayatın faaliyet ve canlılığı, ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, trenlerin, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır
1922
Memleketimizi demiryolları ile ve üzerinde otomobiller çalışır muntazam yollarla şebeke haline getirmek mecburiyetindeyiz Çünkü Batının ve dünyanın araçları bunlar oldukça, trenler oldukça, bunlara karşı merkepler ve kağnı ile ve tabiî yollar üzerinde yarışa girişmenin imkânı yoktur
1923
Demiryolları bir ülkeyi medeniyet ve refah nurlarıyle aydınlatan kutsal bir meşaledir
1937
Ekonominin gelişmesinde başlıca lüzumlu olan, yollar, demiryolları, limanlar, kara ve deniz ulaştırma vasıtaları millî mevcudiyetin maddî ve siyasî kan damarlarıdır Refah ve kuvvet vasıtasıdır
1930
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
Ziraat
Milletimiz çok büyük elemler, mağlûbiyetler, facialar görmüştür Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: "Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sapanla topraktan ayrılmadı Eğer milletimizin büyük ekseriyeti çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktır"
1923
Efendiler! Milletimiz çiftçidir Milletin çiftçilikteki çalışmasını yeni ekonomik tedbirlerle son hadde eriştirmeliyiz Köylünün çalışmasının neticeleri ve verimleri kendi menfaati lehine son hadde çıkarmak ekonomik siyasetimizin temel ruhudur
1922
Türk köylüsünü 'Efendi' yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez
Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmiye, paslanmıya mahkûm olur Fakat sapan kullanan kol gün geçtikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur
1923
Millî ekonominin temeli ziraattir Bunun içindirki, ziraatte kalkınmıya büyük önem vermekteyiz Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır
1937
Fakat, bu hayatî işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddî etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tesbit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrıyabileceği ve severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır Bu siyaset ve rejimde, önemli yer alabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir:
Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır
1937
Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık
Mart 1928
Milletimiz çiftçidir Milletin çiftçilikteki emeklerini asrî, iktisadî tedbirlerle azamî haddine çıkarmalıyız Köylünün çalışmalarının netice ve semeresini kendi menfaati lehine azamî haddine yükseltmek, istisadî siyasetimizin temel taşıdır
1922
Onun için, bir yandan çiftçinin emeğini arttıracak ve semereli kılacak bilgi, vasıta ve fennî aletlerin kullanma ve yapılmasına, öte yandan onun çalışmalarının neticelerinden azamî derecede faydalanmasını temin edecek iktisadî tedbirlerin alınmasına çalışmak lâzımdır
1922
Milletimiz çok büyük elemler, mağlûbiyetler, facialar görmüştür Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: "Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sapanla topraktan ayrılmadı Eğer milletimizin büyük ekseriyeti çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktır"
1923
Efendiler! Milletimiz çiftçidir Milletin çiftçilikteki çalışmasını yeni ekonomik tedbirlerle son hadde eriştirmeliyiz Köylünün çalışmasının neticeleri ve verimleri kendi menfaati lehine son hadde çıkarmak ekonomik siyasetimizin temel ruhudur
1922
Türk köylüsünü 'Efendi' yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez
Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmiye, paslanmıya mahkûm olur Fakat sapan kullanan kol gün geçtikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur
1923
Millî ekonominin temeli ziraattir Bunun içindirki, ziraatte kalkınmıya büyük önem vermekteyiz Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır
1937
Fakat, bu hayatî işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddî etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tesbit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrıyabileceği ve severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır Bu siyaset ve rejimde, önemli yer alabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir:
Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır
1937
Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık
Mart 1928
Milletimiz çiftçidir Milletin çiftçilikteki emeklerini asrî, iktisadî tedbirlerle azamî haddine çıkarmalıyız Köylünün çalışmalarının netice ve semeresini kendi menfaati lehine azamî haddine yükseltmek, istisadî siyasetimizin temel taşıdır
1922
Onun için, bir yandan çiftçinin emeğini arttıracak ve semereli kılacak bilgi, vasıta ve fennî aletlerin kullanma ve yapılmasına, öte yandan onun çalışmalarının neticelerinden azamî derecede faydalanmasını temin edecek iktisadî tedbirlerin alınmasına çalışmak lâzımdır
1922
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
ADALET
«Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz»
1920
«Zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesi inkâr olunamaz» Kuralı adlî politikamızın temelidir
1922
ADLİYE
« En yeni kanunlarla donanmış olan adliyemizin basireti ve adaleti uygulamak için gösterdiği dikkat milletin huzur ve nizamını korumağa kâfi ve muktedirdir»
01111929, TBMM 3 Dönem 3Toplanma Yılını Açarken
« Adliyemizin emin olduğumuz yüksek gücü sayesindedir ki, Cumhuriyet, kaçınılmaz gelişimi takip edebilecek ve türlü şekil ve türdeki tecavüzlere karşı vatandaşın hukukunu ve memleketin düzenini koruyabilecektir»
01 11 1930 TBMM 3 Dönem 4 Toplanma Yılını Açarken
ADLİYE SİYASETİ
«Adliye politikamızda takip edilecek gaye, evvela halkı yormaksızın süratle, isabetle, emniyetle adaleti dağıtmaktır İkinci olarak toplumumuzun bütün dünya ile teması doğal ve zorunludur; bunun için adaletimizin seviyesini bütün medeni toplumların derecesinde bulundurmak mecburiyetindeyiz Bu hususları sağlamak için mevcut kanun ve usüllerimizi bu bakış açılarına göre yenilemekteyiz ve yenileyeceğiz…»
01 03 1922, TBMM, 3 Toplanma Yılını Açarken
AHLAK
«Hiç bir millet yoktur ki, ahlâk esaslarına dayanmadan ilerlesin …»
24 12 1919, Kırşehir Gençler Derneğindeki Hitabe
«Tehdit esasına dayanan ahlâk, bir fazilet olmadıktan başka güvene de lâyık değildir…»
25 08 1924, Muallimler Birliği Kongresi Üyelerine
AİLE HAYATI
«…Medeniyetin esası, gelişme ve gücün temeli aile hayatındadır Bu hayatta fenalık, muhakkak sosyal, ekonomik, siyasal güçsüzlüğe sebep olur Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile görevlerini başaracak güçte olmaları gereklidir»
30 08 1924, Dumlupınar’da Konuşma
« Efendiler, sosyal hayatın kökeni, aile hayatıdır Aile, açıklamaya gerek yoktur ki, kadın ve erkekten oluşur…»
28 08 1925, İnebolu’da Bir Konuşma
ALLAH
«… Tanrı birdir, büyüktür…»
01 11 1922, TBMM
«… Biliriz ki, Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasınlar diye yaratmıştır Ve âzami derecede faydalanabilmek için de, bugün kâinattan esirgediği zekâyı, aklı insanlara vermiştir»
17 02 1923, İzmir İktisat Kongresini Açış Söylevi
ANAYASA
«… Anayasa, milletin tamamıyla arzularını ve meclisin mahiyetini ve gerçek şeklini gösterir bir kanundur…»
21 02 1921, TBMM
«… Anayasa da, Osmanlı İmparatorluğunun, Osmanlı Devletinin öldüğünü idrak ve ifade ve onun yerine yeni Türkiye Devleti’nin geçtiğini ilân eyleyen ve bu devletin hayatının da kayıtsız sartsız hakimiyetin milletin elinde kalmasıyla mümkün olduğunu ifade eden bir kanundur…»
17 02 1923, İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi
«Anayasanın asıl ruhu ise kitaplara geçmesinden evvel milletin dimağında ve vicdanında toplanmış olmasıyla ve ancak bunun ifadesi olmak üzere kurduğu meclise verdiği gerçek görev ile senelerden beri hükümlerini fiilen uyguluyor olmasıyla ve en nihayet kanun şeklinde dünyanın gözleri önüne konmasıyla gerçekleşmiştir…»
16 01 1923, İstanbul Gazete Temsilcilerine Hitap
ANNE
« Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir »
1923
« Kadının en büyük vazifesi analıktır İlk terbiye verilen yer ana kucağı olduğu düşünülürse bu görevin önemi gerektiği gibi anlaşılır…»
31 01 1923, İzmir’de Halk ile Konuşma
AŞAR VERGİSİ
«…Memleketin başında ortaçağın en insafsız belâsı olarak hâlâ musallat duran aşarın kaldırılmasını yüce meclise teklif edebilecek bir ekonomik seviyeye Cumhuriyet idaresinin bir senede ulaşmış olması, cidden memnuniyet vericidir»
01 11 1924, TBMM 2Dönem 2Toplanma Yılını Açarken
«… Köylümüz ve ziraatimiz üzerindeki aşar kâbusunun ortadan kaldırılması ile meydana gelen rahatlık, milletin daha çok üretmek, daha rahat olmak için çalışmak arzularını teşekkür edilecek bir derecede arttırmıştır»
01 11 1925, TBMM 2 Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
AŞILAMA
«Yayılan ve bulaşıcı hastalıklara karşı insanları muhafaza hususunda hizmetleri görülen aşıları hazırlamakla meşgul Hıfzısıhha müesseselerimiz tam bir başarıyla çalışmasına devam ve mücadeleye faydalı hizmetler ifa etmektedirler 1921 yılı içerisinde üç milyon kişilik çiçek aşısı yapabilen Sivas müessesesi geçen sene içinde beş milyon kişilik çiçek aşısı, beş yüz otuz yedi kilogram kolera, dört yüz yedi kilogram tifo aşıları üretmiş ve bunlar âhâliye yeter derecede uygulanmıştır…»
01031923, TBMM 4Toplanma Yılını Açarken
AYDIN
«… Aydın sınıfı ile halkın anlayış ve hedefi arasında doğal bir uygunluk olması lazımdır Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği fikirler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır…»
20031923, Konya Gençleriyle Konuşma
«… Aydınlarımız, milletimi en mutlu yapayım der Başka milletler nasıl olmuşsa onu da aynen öyle yapalım der Ama düşünmeliyiz ki, böyle bir teori hiç bir devirde muvaffak olmuş değildir Bir millet için saadet olan bir şey diğer millet için felaket olabilir Aynı sebep ve şartlar birini mutlu ettiği halde diğerlerini bedbaht edebilir Onun için millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşiflerinden, gelişmelerinden istifade edelim, ama unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz»
20031923, Konya Gençleriyle Konuşma
«… Aydınlarımız içinde çok iyi düşünenler vardır Fakat genellikle şu hatamız vardır ki, araştırma ve çalışmamıza zemin olarak çok vakit kendi memleketimizi, kendi tarihimizi, kendi geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı almalıyız Aydınlarımız belki bütün dünyayı, bütün diğer milletleri tanır, ama kendimizi bilmeyiz»
20031923, Konya Gençleriyle Konuşma
«Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz»
1920
«Zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesi inkâr olunamaz» Kuralı adlî politikamızın temelidir
1922
ADLİYE
« En yeni kanunlarla donanmış olan adliyemizin basireti ve adaleti uygulamak için gösterdiği dikkat milletin huzur ve nizamını korumağa kâfi ve muktedirdir»
01111929, TBMM 3 Dönem 3Toplanma Yılını Açarken
« Adliyemizin emin olduğumuz yüksek gücü sayesindedir ki, Cumhuriyet, kaçınılmaz gelişimi takip edebilecek ve türlü şekil ve türdeki tecavüzlere karşı vatandaşın hukukunu ve memleketin düzenini koruyabilecektir»
01 11 1930 TBMM 3 Dönem 4 Toplanma Yılını Açarken
ADLİYE SİYASETİ
«Adliye politikamızda takip edilecek gaye, evvela halkı yormaksızın süratle, isabetle, emniyetle adaleti dağıtmaktır İkinci olarak toplumumuzun bütün dünya ile teması doğal ve zorunludur; bunun için adaletimizin seviyesini bütün medeni toplumların derecesinde bulundurmak mecburiyetindeyiz Bu hususları sağlamak için mevcut kanun ve usüllerimizi bu bakış açılarına göre yenilemekteyiz ve yenileyeceğiz…»
01 03 1922, TBMM, 3 Toplanma Yılını Açarken
AHLAK
«Hiç bir millet yoktur ki, ahlâk esaslarına dayanmadan ilerlesin …»
24 12 1919, Kırşehir Gençler Derneğindeki Hitabe
«Tehdit esasına dayanan ahlâk, bir fazilet olmadıktan başka güvene de lâyık değildir…»
25 08 1924, Muallimler Birliği Kongresi Üyelerine
AİLE HAYATI
«…Medeniyetin esası, gelişme ve gücün temeli aile hayatındadır Bu hayatta fenalık, muhakkak sosyal, ekonomik, siyasal güçsüzlüğe sebep olur Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile görevlerini başaracak güçte olmaları gereklidir»
30 08 1924, Dumlupınar’da Konuşma
« Efendiler, sosyal hayatın kökeni, aile hayatıdır Aile, açıklamaya gerek yoktur ki, kadın ve erkekten oluşur…»
28 08 1925, İnebolu’da Bir Konuşma
ALLAH
«… Tanrı birdir, büyüktür…»
01 11 1922, TBMM
«… Biliriz ki, Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasınlar diye yaratmıştır Ve âzami derecede faydalanabilmek için de, bugün kâinattan esirgediği zekâyı, aklı insanlara vermiştir»
17 02 1923, İzmir İktisat Kongresini Açış Söylevi
ANAYASA
«… Anayasa, milletin tamamıyla arzularını ve meclisin mahiyetini ve gerçek şeklini gösterir bir kanundur…»
21 02 1921, TBMM
«… Anayasa da, Osmanlı İmparatorluğunun, Osmanlı Devletinin öldüğünü idrak ve ifade ve onun yerine yeni Türkiye Devleti’nin geçtiğini ilân eyleyen ve bu devletin hayatının da kayıtsız sartsız hakimiyetin milletin elinde kalmasıyla mümkün olduğunu ifade eden bir kanundur…»
17 02 1923, İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi
«Anayasanın asıl ruhu ise kitaplara geçmesinden evvel milletin dimağında ve vicdanında toplanmış olmasıyla ve ancak bunun ifadesi olmak üzere kurduğu meclise verdiği gerçek görev ile senelerden beri hükümlerini fiilen uyguluyor olmasıyla ve en nihayet kanun şeklinde dünyanın gözleri önüne konmasıyla gerçekleşmiştir…»
16 01 1923, İstanbul Gazete Temsilcilerine Hitap
ANNE
« Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir »
1923
« Kadının en büyük vazifesi analıktır İlk terbiye verilen yer ana kucağı olduğu düşünülürse bu görevin önemi gerektiği gibi anlaşılır…»
31 01 1923, İzmir’de Halk ile Konuşma
AŞAR VERGİSİ
«…Memleketin başında ortaçağın en insafsız belâsı olarak hâlâ musallat duran aşarın kaldırılmasını yüce meclise teklif edebilecek bir ekonomik seviyeye Cumhuriyet idaresinin bir senede ulaşmış olması, cidden memnuniyet vericidir»
01 11 1924, TBMM 2Dönem 2Toplanma Yılını Açarken
«… Köylümüz ve ziraatimiz üzerindeki aşar kâbusunun ortadan kaldırılması ile meydana gelen rahatlık, milletin daha çok üretmek, daha rahat olmak için çalışmak arzularını teşekkür edilecek bir derecede arttırmıştır»
01 11 1925, TBMM 2 Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
AŞILAMA
«Yayılan ve bulaşıcı hastalıklara karşı insanları muhafaza hususunda hizmetleri görülen aşıları hazırlamakla meşgul Hıfzısıhha müesseselerimiz tam bir başarıyla çalışmasına devam ve mücadeleye faydalı hizmetler ifa etmektedirler 1921 yılı içerisinde üç milyon kişilik çiçek aşısı yapabilen Sivas müessesesi geçen sene içinde beş milyon kişilik çiçek aşısı, beş yüz otuz yedi kilogram kolera, dört yüz yedi kilogram tifo aşıları üretmiş ve bunlar âhâliye yeter derecede uygulanmıştır…»
01031923, TBMM 4Toplanma Yılını Açarken
AYDIN
«… Aydın sınıfı ile halkın anlayış ve hedefi arasında doğal bir uygunluk olması lazımdır Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği fikirler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır…»
20031923, Konya Gençleriyle Konuşma
«… Aydınlarımız, milletimi en mutlu yapayım der Başka milletler nasıl olmuşsa onu da aynen öyle yapalım der Ama düşünmeliyiz ki, böyle bir teori hiç bir devirde muvaffak olmuş değildir Bir millet için saadet olan bir şey diğer millet için felaket olabilir Aynı sebep ve şartlar birini mutlu ettiği halde diğerlerini bedbaht edebilir Onun için millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşiflerinden, gelişmelerinden istifade edelim, ama unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz»
20031923, Konya Gençleriyle Konuşma
«… Aydınlarımız içinde çok iyi düşünenler vardır Fakat genellikle şu hatamız vardır ki, araştırma ve çalışmamıza zemin olarak çok vakit kendi memleketimizi, kendi tarihimizi, kendi geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı almalıyız Aydınlarımız belki bütün dünyayı, bütün diğer milletleri tanır, ama kendimizi bilmeyiz»
20031923, Konya Gençleriyle Konuşma
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
--------------------------------------------------------------------------------
B
BAĞIMSIZLIK
« Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür»
(1922)
« Biz barış istiyoruz dediğimiz zaman, tam bağımsızlık istediğimizi herkesin anlaması gerekir»
(1923)
BAKIR (Üretimi)
«Artvin civarında bakır madenlerinden birinin işletmeye başlamasından memnun olduk Ergani bakır madeninin işletmeye başlatmasını, memleket için mühim bir fayda olarak görüyoruz…»
01111936, TBMM 5Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
BALKAN ANTLAŞMASI
« Balkan Antlaşması, Balkan devletlerinin, birbirlerinin varlıklarına özel saygı beslenilmesini göz önünde tutan mutlu bir belgedir»
01111934, TBMM 4Dönem 4 Toplanma Yılını Açarken
«… Önemli bir hâdise de Balkan Paktı’dır Dört devlet; kendi güvenleri için ve Balkanların, karışma ve karıştırma konusu olmaktan çıkması için içten bir kanaatle birbirlerine bağlanmışlardır Balkanlı bağlaşıklarımızla gittikçe artan bir beraberlik ve dayanışma siyasası güdüyoruz»
09051935, CHP 4 Büyük Kurultayını Açarken
BARIŞ
« Türk Barış şartları, Misak-ı Millî’nin ilân edildiği gün olan 28 Ocak 1920 tarihinden beri bütün cihanca malûmdur Bu şartlar şu suretle özetlenebilir: Türkiye’nin millî hudutları içinde siyasî ve iktisadî tam istiklâlinin tasdiki Fransa ile imzalanan 20 Aralık itilâfı Türkiye’nin, istiklâline hürmet edildikçe barışsever ve uyuşmacı olduğunu ispat eder»
11011922, Entransigeant Muhabirine Demeç
«… Memleketimizin zulmen uğradığı tahribatı imar ve senelerden beri türlü türlü engeller altında baskı uygulanan ekonomi hayatımızın meşru gelişimini temin ve fen ve irfan içinde çalışkan bir hayata kavuşturmak barış şartlarımızdır»
24101922, United Press Muhabiri ile Demeç
«… Büyük Millet Meclisi samimi olarak barış istiyor Cidden barış istediğimizi herkes anlayabilir Çünkü memleketimizi imar edebilmek için barışa muhtacız»
22121922, Morning Post Muhabirine Demeç
«… Barışı kanla değil, mürekkeple imza etmek istiyorduk»
23011923, Morning Post Yazarı Grace Ellison’a Demeç
«Evvelâ, barışsever olduğumuz için barışı arzu ediyoruz İkinci olarak, devamlı muharebeler dolayısıyla memleket barışa tanzim ve imara çok muhtaçtır Fakat barış olmayacak olursa yine mücadeleye devam edecek ve mutlaka memleket için lüzumlu olan neticeyi elde edeceğiz…»
16011923, Arifiye’de Konuşma
« Gerçekte barış bizim için ne kadar faydalı ise, muhataplarımız için de o kadar faydalı ve lazımdır Çünkü bundan sonra memleketimizin imar ve ihyası için çalışmak istiyoruz Onların da bu lüzumu idrak etmemelerine imkân yoktur…»
22011923, Bursa Şark Sinemasında Halka Konuşma
BASIN
«Basın, milletin müşterek sesidir Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir rehberdir»
(1922)
«Türkiye basını milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale meydana getirecektir Bir fikir kalesi, zihniyet kalesi Basın mensuplarından bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır»
05021924, İzmir’de Gazetecilerle
« Cumhuriyet devrinin kendi anlayış ve ahlâkını taşıyan basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir Bir taraftan geçmiş devir gazetelerinin ve adamlarının düzeltilmesi mümkün olmayanları milletin nazarında belirlenirken, öte taraftan Cumhuriyet basınının temiz ve feyizli sahası genişleyip yükselmektedir Büyük ve soylu milletimizin yeni çalışma ve medeniyet hayatını kolaylaştırıp teşvik edecek işte ancak bu anlayıştaki basın olacaktır»
2 Dönem 3 Toplanma Yılını Açarken, 1Kasım1925
BAŞARI
«Milletimiz, tek bir vücut gibi gösterdiği birlik ve gayret sayesinde başarıya ulaşmıştır»
Büyük Zafer Hakkında, 4 Ekim 1922
« Bilelim ki, kazandığımız başarı milletin kuvvetlerini birleştirmesinden ileri gelmiştir Aynı başarıları ileride de kazanmak istiyorsak, aynı temele dayanalım ve aynı yolda yürüyelim»
(1923)
« Zafer «Zafer benimdir» diyebilenindir; başarı «başarılı olacağım» diye başlayanın ve «başarılı oldum» diyebilenindir»
11 01 1925, Konya’da Bir Konuşma
BAŞKAN
« … Başkan olan kimsenin milletin ülküsüne göre hareket etmesi ve milletin ruhiyatına vakıf olduktan sonra, o milletin isteğine göre hareket etmesi gerekir…»
30 11 1929, Vossiche Zeitung Muhabirine Demeç
BAŞKENT
« … Yeni Türkiye’nin başkenti meselesine gelince bunun cevabı kendiliğinden belli olur : Ankara Türkiye Cumhuriyetinin başkentidir »
27091923, Neue Freie Preese Muhabirine Demeç
BATILILAŞMAK
«… Türklerin asırlardan beri takip ettiği hareket, devamlı bir istikameti korudu Biz daima doğudan batıya doğru yürüdük Eğer bu son senelerde yolumuzu değiştirdikse, itiraf etmelisiniz ki, bu bizim hatamız değildir Bizi siz mecbur ettiniz Bu değişiklik gelip geçici ve istemeksizin oldu
Takdir etmelisiniz ki, doğuda ikâmetgâh seçimine mecbur olduğumuz için, ırkımızın beşiği ile alâkadar olması nedeniyle mümkün olduğu kadar yakın batıda bir ikametgâh seçtik Fakat vücutlarımız doğuda ise fikirlerimiz batıya doğru yönelik kalmıştır»
29101923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
«Memleketimizi çağdaşlaştırmak istiyoruz Bütün çalışmamız Türkiye’de çağdaş, doyayısıyla batılı bir hükümet meydana getirmektir Medenîyete girmek arzu edip de, batıya yönelmemiş millet hangisidir? »
29101923, Fransız Muhabiri Pernot’ya Demeç
BAYINDIR
«Her Türk çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka gereklidir Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi bu esastatır»
Beşinci Dönem İkinci Toplanma Yılını Açarken, 01 11 1936
BAYRAK
« Bayrak bir milletin bağımsızlık alâmetidir Düşmanın da olsa hürmet etmek lazımdır»
(1922)
BEDEN EĞİTİMİ
« Esas olan, bütün her yaştaki Türkler için beden eğitimi sağlamaktır Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur sözünü atalarımız boşuna söylememişlerdir »
(1937)
BOĞAZLAR MESELESİ
« Tarihte birçok defa münakaşa ve ihtiras vesilesi olmuş olan Boğazlar, artık tamamiyle Türk hâkimiyeti idaresinde, yalnız ticaret ve dostluk ilişkilerinin gerçekleşme yolu haline girmiştir Bundan böyle savaşan her hangi bir devletin savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi yasaktır»
01111936, TBMM 5Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
BOLŞEVIK
«… Biz onlarla bir dostluk anlaşması imzaladık Başlıca şartlarden biri şu ki, Ruslar memleketimizde propaganda ve kışkırtmalar yapamayacaklar, çünkü Sovyet teşkilâtıyla bizim teşkilâtımız arasında esaslı farklılıklar vardır»
Ağustos 1921, Associated Press Muhabirine Demeç
«Türkiye’de Bolşeviklik olmayacaktır Çünkü Türk hükûmetinin ilk gayesi, halka hürriyet ve mutluluk vermek, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır…»
21061935, Gladys Baker’e Verilen Demeç
BULAŞICI HASTALILIKLAR
«… Sağlık konusundaki çalışmalarımızın mühim bir kısmı bulaşıcı hastalıkların önlenmesine ve yayılmasının durdurulmasına sarfedildi Bu türlü hastalıklardan yalnız çiçek ve lekeli humma bazı bölgelerde sınırlı bir şekilde yayılma eğilimi göstermiş ise de vaktiyle alınmış olan ve devam edilen önleyici ve koruyucu tedbirlerle önlerine geçilmiştir…»
01 03 1923, TBMM 4 Toplanma Yılını Açarken
BURSA
« Efendiler: Bursa ziraat memleketidir, ticaret memleketidir ve sanat memleketidir , şifa memleketidir Bursa, sahip olduğu doğal güzellikleriyle bolluk ve mutluluk memleketidir…»
11 09 1924, Bursalılarla Konuşma
BÜYÜK ZAFER
«30 Ağustosta sevk ve idare ettiğim muharebe, Türk milletinin yanımda bulunduğu halde, idare ettiğim ilk ve son muharebedir Bir insan kendini, milletle beraber hissettiği zaman, ne kadar kuvvetli buluyor bilir misiniz? Bunu tarif zordur Eğer ben, açıklamakta zayıf kalırsam beni hoş görünüz»
30 08 1928, Basın Mümessillerine Demeç
B
BAĞIMSIZLIK
« Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür»
(1922)
« Biz barış istiyoruz dediğimiz zaman, tam bağımsızlık istediğimizi herkesin anlaması gerekir»
(1923)
BAKIR (Üretimi)
«Artvin civarında bakır madenlerinden birinin işletmeye başlamasından memnun olduk Ergani bakır madeninin işletmeye başlatmasını, memleket için mühim bir fayda olarak görüyoruz…»
01111936, TBMM 5Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
BALKAN ANTLAŞMASI
« Balkan Antlaşması, Balkan devletlerinin, birbirlerinin varlıklarına özel saygı beslenilmesini göz önünde tutan mutlu bir belgedir»
01111934, TBMM 4Dönem 4 Toplanma Yılını Açarken
«… Önemli bir hâdise de Balkan Paktı’dır Dört devlet; kendi güvenleri için ve Balkanların, karışma ve karıştırma konusu olmaktan çıkması için içten bir kanaatle birbirlerine bağlanmışlardır Balkanlı bağlaşıklarımızla gittikçe artan bir beraberlik ve dayanışma siyasası güdüyoruz»
09051935, CHP 4 Büyük Kurultayını Açarken
BARIŞ
« Türk Barış şartları, Misak-ı Millî’nin ilân edildiği gün olan 28 Ocak 1920 tarihinden beri bütün cihanca malûmdur Bu şartlar şu suretle özetlenebilir: Türkiye’nin millî hudutları içinde siyasî ve iktisadî tam istiklâlinin tasdiki Fransa ile imzalanan 20 Aralık itilâfı Türkiye’nin, istiklâline hürmet edildikçe barışsever ve uyuşmacı olduğunu ispat eder»
11011922, Entransigeant Muhabirine Demeç
«… Memleketimizin zulmen uğradığı tahribatı imar ve senelerden beri türlü türlü engeller altında baskı uygulanan ekonomi hayatımızın meşru gelişimini temin ve fen ve irfan içinde çalışkan bir hayata kavuşturmak barış şartlarımızdır»
24101922, United Press Muhabiri ile Demeç
«… Büyük Millet Meclisi samimi olarak barış istiyor Cidden barış istediğimizi herkes anlayabilir Çünkü memleketimizi imar edebilmek için barışa muhtacız»
22121922, Morning Post Muhabirine Demeç
«… Barışı kanla değil, mürekkeple imza etmek istiyorduk»
23011923, Morning Post Yazarı Grace Ellison’a Demeç
«Evvelâ, barışsever olduğumuz için barışı arzu ediyoruz İkinci olarak, devamlı muharebeler dolayısıyla memleket barışa tanzim ve imara çok muhtaçtır Fakat barış olmayacak olursa yine mücadeleye devam edecek ve mutlaka memleket için lüzumlu olan neticeyi elde edeceğiz…»
16011923, Arifiye’de Konuşma
« Gerçekte barış bizim için ne kadar faydalı ise, muhataplarımız için de o kadar faydalı ve lazımdır Çünkü bundan sonra memleketimizin imar ve ihyası için çalışmak istiyoruz Onların da bu lüzumu idrak etmemelerine imkân yoktur…»
22011923, Bursa Şark Sinemasında Halka Konuşma
BASIN
«Basın, milletin müşterek sesidir Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir rehberdir»
(1922)
«Türkiye basını milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale meydana getirecektir Bir fikir kalesi, zihniyet kalesi Basın mensuplarından bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır»
05021924, İzmir’de Gazetecilerle
« Cumhuriyet devrinin kendi anlayış ve ahlâkını taşıyan basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir Bir taraftan geçmiş devir gazetelerinin ve adamlarının düzeltilmesi mümkün olmayanları milletin nazarında belirlenirken, öte taraftan Cumhuriyet basınının temiz ve feyizli sahası genişleyip yükselmektedir Büyük ve soylu milletimizin yeni çalışma ve medeniyet hayatını kolaylaştırıp teşvik edecek işte ancak bu anlayıştaki basın olacaktır»
2 Dönem 3 Toplanma Yılını Açarken, 1Kasım1925
BAŞARI
«Milletimiz, tek bir vücut gibi gösterdiği birlik ve gayret sayesinde başarıya ulaşmıştır»
Büyük Zafer Hakkında, 4 Ekim 1922
« Bilelim ki, kazandığımız başarı milletin kuvvetlerini birleştirmesinden ileri gelmiştir Aynı başarıları ileride de kazanmak istiyorsak, aynı temele dayanalım ve aynı yolda yürüyelim»
(1923)
« Zafer «Zafer benimdir» diyebilenindir; başarı «başarılı olacağım» diye başlayanın ve «başarılı oldum» diyebilenindir»
11 01 1925, Konya’da Bir Konuşma
BAŞKAN
« … Başkan olan kimsenin milletin ülküsüne göre hareket etmesi ve milletin ruhiyatına vakıf olduktan sonra, o milletin isteğine göre hareket etmesi gerekir…»
30 11 1929, Vossiche Zeitung Muhabirine Demeç
BAŞKENT
« … Yeni Türkiye’nin başkenti meselesine gelince bunun cevabı kendiliğinden belli olur : Ankara Türkiye Cumhuriyetinin başkentidir »
27091923, Neue Freie Preese Muhabirine Demeç
BATILILAŞMAK
«… Türklerin asırlardan beri takip ettiği hareket, devamlı bir istikameti korudu Biz daima doğudan batıya doğru yürüdük Eğer bu son senelerde yolumuzu değiştirdikse, itiraf etmelisiniz ki, bu bizim hatamız değildir Bizi siz mecbur ettiniz Bu değişiklik gelip geçici ve istemeksizin oldu
Takdir etmelisiniz ki, doğuda ikâmetgâh seçimine mecbur olduğumuz için, ırkımızın beşiği ile alâkadar olması nedeniyle mümkün olduğu kadar yakın batıda bir ikametgâh seçtik Fakat vücutlarımız doğuda ise fikirlerimiz batıya doğru yönelik kalmıştır»
29101923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
«Memleketimizi çağdaşlaştırmak istiyoruz Bütün çalışmamız Türkiye’de çağdaş, doyayısıyla batılı bir hükümet meydana getirmektir Medenîyete girmek arzu edip de, batıya yönelmemiş millet hangisidir? »
29101923, Fransız Muhabiri Pernot’ya Demeç
BAYINDIR
«Her Türk çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka gereklidir Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi bu esastatır»
Beşinci Dönem İkinci Toplanma Yılını Açarken, 01 11 1936
BAYRAK
« Bayrak bir milletin bağımsızlık alâmetidir Düşmanın da olsa hürmet etmek lazımdır»
(1922)
BEDEN EĞİTİMİ
« Esas olan, bütün her yaştaki Türkler için beden eğitimi sağlamaktır Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur sözünü atalarımız boşuna söylememişlerdir »
(1937)
BOĞAZLAR MESELESİ
« Tarihte birçok defa münakaşa ve ihtiras vesilesi olmuş olan Boğazlar, artık tamamiyle Türk hâkimiyeti idaresinde, yalnız ticaret ve dostluk ilişkilerinin gerçekleşme yolu haline girmiştir Bundan böyle savaşan her hangi bir devletin savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi yasaktır»
01111936, TBMM 5Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
BOLŞEVIK
«… Biz onlarla bir dostluk anlaşması imzaladık Başlıca şartlarden biri şu ki, Ruslar memleketimizde propaganda ve kışkırtmalar yapamayacaklar, çünkü Sovyet teşkilâtıyla bizim teşkilâtımız arasında esaslı farklılıklar vardır»
Ağustos 1921, Associated Press Muhabirine Demeç
«Türkiye’de Bolşeviklik olmayacaktır Çünkü Türk hükûmetinin ilk gayesi, halka hürriyet ve mutluluk vermek, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır…»
21061935, Gladys Baker’e Verilen Demeç
BULAŞICI HASTALILIKLAR
«… Sağlık konusundaki çalışmalarımızın mühim bir kısmı bulaşıcı hastalıkların önlenmesine ve yayılmasının durdurulmasına sarfedildi Bu türlü hastalıklardan yalnız çiçek ve lekeli humma bazı bölgelerde sınırlı bir şekilde yayılma eğilimi göstermiş ise de vaktiyle alınmış olan ve devam edilen önleyici ve koruyucu tedbirlerle önlerine geçilmiştir…»
01 03 1923, TBMM 4 Toplanma Yılını Açarken
BURSA
« Efendiler: Bursa ziraat memleketidir, ticaret memleketidir ve sanat memleketidir , şifa memleketidir Bursa, sahip olduğu doğal güzellikleriyle bolluk ve mutluluk memleketidir…»
11 09 1924, Bursalılarla Konuşma
BÜYÜK ZAFER
«30 Ağustosta sevk ve idare ettiğim muharebe, Türk milletinin yanımda bulunduğu halde, idare ettiğim ilk ve son muharebedir Bir insan kendini, milletle beraber hissettiği zaman, ne kadar kuvvetli buluyor bilir misiniz? Bunu tarif zordur Eğer ben, açıklamakta zayıf kalırsam beni hoş görünüz»
30 08 1928, Basın Mümessillerine Demeç
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
C
CAMİ
«… Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek yani meşveret için yapılmıştır…»
07 02 1923, Balıkesir’de Halkla Konuşma
CEHALET
«… Milleti kendi benliğine sahip yapmayan, milleti asırlarca kendi hakkında gafil bulunduran hep bu cehalettir Hükümdarların, şunun, bunun, milleti esir gibi, köle gibi kullanmaları, bütün vatanı kendi özel mülkleri gibi düşünmeleri, hep milletin bu bilgisizliğinden istifade edilmek sayesinde idi Gerçek kurtuluşu istiyorsak, herşeyden evvel, bütün kuvvetimiz, bütün süratimizle bu cehaleti ortadan kaldırmaya mecburuz…»
21 03 1923, Konya, Lise Öğr ve Öğrencileri ile Konuşma
«Biz cahil dediğimiz vakit, mutlaka mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz Kastettiğim ilim, hakikatı bilmektir Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikatı gören hakiki âlimler çıkar»
18 03 1923, Tarsus’ta Çiftçilerle Konuşması
CEZAEVLERİ (Hapishaneler)
«… Hapishaneler meselesi pek mühimdir Durumlarının iyileştirilmesi için kişisel hürriyeti kaldırılan vatan çocukları ceza sürelerinin sonunda, topluma faydalı olacak bir üye olarak yetiştirme vasıtalarını temin için İçişleri Bakanlığı uzun uzadıya araştırma ve istatistikleri yaptı Mevcut hapishanelerden uygun olanların ilmî usullere uygun bir surette tamirine ve yeniden hapishaneler yapımına girişmek için bir inşaat programı düzenlendi…»
01 03 1923, TBMM 4Toplanma Yılını Açarken
« Cezaevlerinin terbiye, ıslah ve iş esaslarına göre düzeltilmesi yolundaki hayırlı faaliyetlerin genişletilmesi cemiyete; doğru yoldan saparak hürriyetini kaybetmiş olan binlerce vatandaşı faydalı birer uzuv olarak kazandırmaktatır»
01 11 1938, TBMM 5 Dönem 4 Toplanma Yılını Açarken
Atatürk Adına Başbakan Celâl Bayar Tarafindan Okunan Söylev
CUMHURİYET
« Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddelelerini size tekrar edeceğim: Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir Yürütme kudreti, yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır Bu iki kelimeyi bir kelimede anlatmak mümkündür: Cumhuriyet…»
27091923, Neue Freie Preese Muhabirine Verdiği Demeç
« Cumhuriyet, fikir hürriyeti taraftarıdır Samimi ve yasal olmak şartı ile her fikre hürmet ederiz Her kanaat bizce muhteremdir Yalnız muhaliflerimizin insaflı olması lazımdır»
04 12 1923, Tercüman-ı Hakikat Başmuharririne Demeç
« Bütün dünya bilsin ki, benim için yandaşlık vardır ; Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum »
(1924)
« Cumhuriyet, ahlâki erdeme dayalı bir idaredir Cumhuriyet erdemdir Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir Cumhuriyet erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir Sultanlık korkuya, tehdide dayalı olduğu için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir Aralarındaki fark bundan ibarettir»
14 10 1925, İzmir Kız Öğretmen Okulunda Bir Konuşma
«… Temeli büyük Tük milletinin ve onun kahraman evlatlardan meydana gelen büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun izalesi ile helaldar olabileceği zehabında bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır »
19061926, Anadolu Ajansına Demeç
« Demokrasi ilkesinin en çağdaş ve en akılcı uygulamasını sağlayan yönetim şekli Cumhuriyettir»
(1930)
«Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk Milletini emin ve sağlam istikbâl yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyla, büsbütün yeni bir hayatın müjdeleyicisi olmuştur»
01 11 1936, 5 Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
CUMHURİYET HALK FIRKASI
« Halk Fırkası halkımıza siyasi terbiye vermek için bir mektep olacaktır…»
07 02 1923, Balıkesir’de Halkla Konuşma
« Halk Fırkası, memleket ve millet her türlü dayanaktan mahrum bırakılarak felâkete atıldığı uğursuz hengâmede bütün milleti kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, dış düşmanlarını kovan, iç düşmanlarını imha eden, halka hürriyet ve hâkimiyet temin eden kutsal bir cemiyettir Halk Fırkası hiçbir safsataya iltifat etmiyerek Türk Cumhuriyetini kuran inkılâpçı bir ruhun bütün memleketlerde ortaya çıkması ve gerçekleşmesidir Halk Fırkası Türkiye’yi medeni âleme sokan ve orada yükseltmeyi taahhüt eden azimkâr bir fırkadır…»
16 09 1924, Trabzon’da Halk Partililerle Konuşma
« Bügün ülke yönetimi sorumluluğunu taşıyan heyet, bence ülkü ve amaç itibariyle, bütün milleti kapsayan ve unvanı Halk Fırkası olan Cumhuriyet Fırkasıdır Bu fırkanın esas ilkesi, memleket ve milletin gerçek kurtuluş ve mutluluğunu temine çalışmaktır ve amaca ulaştıran yol bence budur ve kararlaştırılmıştır O da Cumhuriyeti takviye ve sağlamlaştırma ile beraber fikrî ve sosyal inkılâpta ve medeniyet ve aydınlanma yolunda milletin azimkârane ve muvaffakiyetle yürümesini temine delâlettir…»
20 09 1924, Samsunlularla Konuşma
«… Başkanlığını taşımakla iftihar ettiğim Cumhuriyet Halk Fırkası, diğer memleketlerde olduğu gibi alelâde sokak politikası yapan bir fırka değildir Hürmetle tekrar edeceğim ki Halk Fırkası, Müdafaai Hukuk Cemiyeti gibi bütün milleti aydınlatma ve bütün millete kılavuzluk vazifesiyle mükelleftir Fırkamıza âdi politikacılık atfedenler nankör insanlardır…»
10 10 1925, Akhisar’da Bir Konuşma
«… Fırka millete eğiticilik yapacak, ilim, iktisat, siyaset ve güzel sanatlar gibi bütün kültür sahalarında vatandaşları yetiştirmek için önderlik edecektir…»
04 02 1931, Aydın Türk Ocağında Bir Konuşma
Ç
ÇALIŞMAK
« İlk işimiz milleti çalışkan yapmaktır »
Ocak 1923, Gazetecilere Yaptığı Konuşma
« Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır ; çalışkan olmak Sosyal hastalıklarımızı araştırırsak asıl olarak bundan başka, bundan mühim bir hastalık keşfedemeyiz O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı surette tedavi etmektir Milleti çalışkan yapmaktır Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkan insanların hakkıdır »
16 01 1923 , İstanbul Gazete Temsilcilerine
« Çalışmak vakti gelmiş, artık çalışmak lazım…
Bilhassa gençler çalışmalıdır »
11 04 1923, Vatan Muhabirine Verilen Demeç
« Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azamî derecede istifade etmek zorunludur »
(1923)
« Gece gündüz zaten çalışıyorsunuz ; çalışınız, hakikati bütün cihana tanıtalım… »
30 08 1925, Daday’da Bir Konuşma
« Kendiniz için değil millet için elbirliğiyle çalışınız Çalışmaların en yükseği budur
(1935)
ÇİFTÇİ
« Arkadaşlar, dünyada zaferlerin iki vasıtası vardır Biri kılıç, diğeri sapan Hakiki zafer kılıçla değil, sapanla yapılandır Milletleri vatanlarında yerleştirmenin, millete istikrar vermenin aracı sapandır, sapan, kılıç gibi değildir O kullanıldıkça kuvvetlenir… Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sapanı topraktan ayrılmadı Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık »
16 03 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma
« Çiftçi ve çoban bu millet için temel unsurdur Gerçi, diğer unsurlar bu temel unsur için lâzım ve faydalıdır Fakat hiçbir kuruntuya kapılmadan bilmeliyiz ki o temel unsur olmazsa diğer unsurlar da yoktur »
16 03 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma
« … Memleketimiz şu iki şeyin memleketidir : biri çiftçi, diğeri asker Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz İyi çiftçi yetiştirdik : çünkü topraklarımız çoktur, iyi asker yetiştirdik : Çünkü o topraklara kasteden düşmanlar fazladır O toprakları sürenler, o toprakları koruyanlar hep sizlersiniz… »
18 03 1923, Tarsus’ta Çiftçilerle Konuşma
« Memleketimizde yapılması lâzım devletin, esas konusu çiftçiliktir Tüketici yaşamak iyi değildir, üretici olalım ! »
24 08 1925 ,Kastamonu’da Bir Konuşma
« Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünemez bir mahiyet alması Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır… »
01 11 1937, TBMM 5Dönem 3 Toplanma Yılını Açarken
ÇOCUK
« Küçük hanımlar, küçük beyler !
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız Memleketi asıl aydınlığa gark edecek sizsiniz Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız Sizlerden çok şeyler bekliyoruz ; kızlar, çocuklar ! »
17 10 1922, Bursa, Çocuklara
CAMİ
«… Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek yani meşveret için yapılmıştır…»
07 02 1923, Balıkesir’de Halkla Konuşma
CEHALET
«… Milleti kendi benliğine sahip yapmayan, milleti asırlarca kendi hakkında gafil bulunduran hep bu cehalettir Hükümdarların, şunun, bunun, milleti esir gibi, köle gibi kullanmaları, bütün vatanı kendi özel mülkleri gibi düşünmeleri, hep milletin bu bilgisizliğinden istifade edilmek sayesinde idi Gerçek kurtuluşu istiyorsak, herşeyden evvel, bütün kuvvetimiz, bütün süratimizle bu cehaleti ortadan kaldırmaya mecburuz…»
21 03 1923, Konya, Lise Öğr ve Öğrencileri ile Konuşma
«Biz cahil dediğimiz vakit, mutlaka mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz Kastettiğim ilim, hakikatı bilmektir Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikatı gören hakiki âlimler çıkar»
18 03 1923, Tarsus’ta Çiftçilerle Konuşması
CEZAEVLERİ (Hapishaneler)
«… Hapishaneler meselesi pek mühimdir Durumlarının iyileştirilmesi için kişisel hürriyeti kaldırılan vatan çocukları ceza sürelerinin sonunda, topluma faydalı olacak bir üye olarak yetiştirme vasıtalarını temin için İçişleri Bakanlığı uzun uzadıya araştırma ve istatistikleri yaptı Mevcut hapishanelerden uygun olanların ilmî usullere uygun bir surette tamirine ve yeniden hapishaneler yapımına girişmek için bir inşaat programı düzenlendi…»
01 03 1923, TBMM 4Toplanma Yılını Açarken
« Cezaevlerinin terbiye, ıslah ve iş esaslarına göre düzeltilmesi yolundaki hayırlı faaliyetlerin genişletilmesi cemiyete; doğru yoldan saparak hürriyetini kaybetmiş olan binlerce vatandaşı faydalı birer uzuv olarak kazandırmaktatır»
01 11 1938, TBMM 5 Dönem 4 Toplanma Yılını Açarken
Atatürk Adına Başbakan Celâl Bayar Tarafindan Okunan Söylev
CUMHURİYET
« Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddelelerini size tekrar edeceğim: Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir Yürütme kudreti, yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır Bu iki kelimeyi bir kelimede anlatmak mümkündür: Cumhuriyet…»
27091923, Neue Freie Preese Muhabirine Verdiği Demeç
« Cumhuriyet, fikir hürriyeti taraftarıdır Samimi ve yasal olmak şartı ile her fikre hürmet ederiz Her kanaat bizce muhteremdir Yalnız muhaliflerimizin insaflı olması lazımdır»
04 12 1923, Tercüman-ı Hakikat Başmuharririne Demeç
« Bütün dünya bilsin ki, benim için yandaşlık vardır ; Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum »
(1924)
« Cumhuriyet, ahlâki erdeme dayalı bir idaredir Cumhuriyet erdemdir Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir Cumhuriyet erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir Sultanlık korkuya, tehdide dayalı olduğu için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir Aralarındaki fark bundan ibarettir»
14 10 1925, İzmir Kız Öğretmen Okulunda Bir Konuşma
«… Temeli büyük Tük milletinin ve onun kahraman evlatlardan meydana gelen büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun izalesi ile helaldar olabileceği zehabında bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır »
19061926, Anadolu Ajansına Demeç
« Demokrasi ilkesinin en çağdaş ve en akılcı uygulamasını sağlayan yönetim şekli Cumhuriyettir»
(1930)
«Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk Milletini emin ve sağlam istikbâl yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyla, büsbütün yeni bir hayatın müjdeleyicisi olmuştur»
01 11 1936, 5 Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
CUMHURİYET HALK FIRKASI
« Halk Fırkası halkımıza siyasi terbiye vermek için bir mektep olacaktır…»
07 02 1923, Balıkesir’de Halkla Konuşma
« Halk Fırkası, memleket ve millet her türlü dayanaktan mahrum bırakılarak felâkete atıldığı uğursuz hengâmede bütün milleti kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, dış düşmanlarını kovan, iç düşmanlarını imha eden, halka hürriyet ve hâkimiyet temin eden kutsal bir cemiyettir Halk Fırkası hiçbir safsataya iltifat etmiyerek Türk Cumhuriyetini kuran inkılâpçı bir ruhun bütün memleketlerde ortaya çıkması ve gerçekleşmesidir Halk Fırkası Türkiye’yi medeni âleme sokan ve orada yükseltmeyi taahhüt eden azimkâr bir fırkadır…»
16 09 1924, Trabzon’da Halk Partililerle Konuşma
« Bügün ülke yönetimi sorumluluğunu taşıyan heyet, bence ülkü ve amaç itibariyle, bütün milleti kapsayan ve unvanı Halk Fırkası olan Cumhuriyet Fırkasıdır Bu fırkanın esas ilkesi, memleket ve milletin gerçek kurtuluş ve mutluluğunu temine çalışmaktır ve amaca ulaştıran yol bence budur ve kararlaştırılmıştır O da Cumhuriyeti takviye ve sağlamlaştırma ile beraber fikrî ve sosyal inkılâpta ve medeniyet ve aydınlanma yolunda milletin azimkârane ve muvaffakiyetle yürümesini temine delâlettir…»
20 09 1924, Samsunlularla Konuşma
«… Başkanlığını taşımakla iftihar ettiğim Cumhuriyet Halk Fırkası, diğer memleketlerde olduğu gibi alelâde sokak politikası yapan bir fırka değildir Hürmetle tekrar edeceğim ki Halk Fırkası, Müdafaai Hukuk Cemiyeti gibi bütün milleti aydınlatma ve bütün millete kılavuzluk vazifesiyle mükelleftir Fırkamıza âdi politikacılık atfedenler nankör insanlardır…»
10 10 1925, Akhisar’da Bir Konuşma
«… Fırka millete eğiticilik yapacak, ilim, iktisat, siyaset ve güzel sanatlar gibi bütün kültür sahalarında vatandaşları yetiştirmek için önderlik edecektir…»
04 02 1931, Aydın Türk Ocağında Bir Konuşma
Ç
ÇALIŞMAK
« İlk işimiz milleti çalışkan yapmaktır »
Ocak 1923, Gazetecilere Yaptığı Konuşma
« Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır ; çalışkan olmak Sosyal hastalıklarımızı araştırırsak asıl olarak bundan başka, bundan mühim bir hastalık keşfedemeyiz O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı surette tedavi etmektir Milleti çalışkan yapmaktır Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkan insanların hakkıdır »
16 01 1923 , İstanbul Gazete Temsilcilerine
« Çalışmak vakti gelmiş, artık çalışmak lazım…
Bilhassa gençler çalışmalıdır »
11 04 1923, Vatan Muhabirine Verilen Demeç
« Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azamî derecede istifade etmek zorunludur »
(1923)
« Gece gündüz zaten çalışıyorsunuz ; çalışınız, hakikati bütün cihana tanıtalım… »
30 08 1925, Daday’da Bir Konuşma
« Kendiniz için değil millet için elbirliğiyle çalışınız Çalışmaların en yükseği budur
(1935)
ÇİFTÇİ
« Arkadaşlar, dünyada zaferlerin iki vasıtası vardır Biri kılıç, diğeri sapan Hakiki zafer kılıçla değil, sapanla yapılandır Milletleri vatanlarında yerleştirmenin, millete istikrar vermenin aracı sapandır, sapan, kılıç gibi değildir O kullanıldıkça kuvvetlenir… Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sapanı topraktan ayrılmadı Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık »
16 03 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma
« Çiftçi ve çoban bu millet için temel unsurdur Gerçi, diğer unsurlar bu temel unsur için lâzım ve faydalıdır Fakat hiçbir kuruntuya kapılmadan bilmeliyiz ki o temel unsur olmazsa diğer unsurlar da yoktur »
16 03 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma
« … Memleketimiz şu iki şeyin memleketidir : biri çiftçi, diğeri asker Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz İyi çiftçi yetiştirdik : çünkü topraklarımız çoktur, iyi asker yetiştirdik : Çünkü o topraklara kasteden düşmanlar fazladır O toprakları sürenler, o toprakları koruyanlar hep sizlersiniz… »
18 03 1923, Tarsus’ta Çiftçilerle Konuşma
« Memleketimizde yapılması lâzım devletin, esas konusu çiftçiliktir Tüketici yaşamak iyi değildir, üretici olalım ! »
24 08 1925 ,Kastamonu’da Bir Konuşma
« Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünemez bir mahiyet alması Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır… »
01 11 1937, TBMM 5Dönem 3 Toplanma Yılını Açarken
ÇOCUK
« Küçük hanımlar, küçük beyler !
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız Memleketi asıl aydınlığa gark edecek sizsiniz Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız Sizlerden çok şeyler bekliyoruz ; kızlar, çocuklar ! »
17 10 1922, Bursa, Çocuklara
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
D
DEMİRYOLLARI
« Türkiye hükûmetinin tesbit ettiği projeler dahilinde belirli zamanlar zarfında vatanın bütün bölgeleri çelik raylarla birbirine bağlanacaktır Demiryolları memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet silâhıdır Demiryollarını kullanacak olan Türk milleti, kaynağındaki ilk sanatkârlığının, demirciliğin eserini tekrar göstemiş olmakla iftihar edecektir Demiryolları Türk milletinin refah ve medeniyet yollarıdır »
13 02 1931, Malatya’da Bir Konuşma
« Demiryolu yapmakta ilk milli teşebbüsün tatbikatına başlandığını bizzat görmek fırsatı, benim için cidden mesut bir tesadüftür Memleketimizin asırlardan beri yolsuz bırakıldığı ve bir demiryoluna olan ihtiyacın şiddeti düşünülürse, bu hususta girişimci olanları ne kadar takdir etmek ve onlara ne derece yardımcı olmak lâzım geleceği pek güzel anlaşılır… »
21 09 1924, Özel Teşebbüsle Yapılan
Samsun-Çarşamba Demiryolunun Temel Atma Töreni
« Medeniyetin bugünkü araçlarını hattâ bugünkü fikriyatını demiryolu haricinde yaygınlaştırabilmek zordur Demiryolu refah ve uygarlık yoludur… »
01 11 1924, TBMM 2 Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
« Demiryolları bir ülkeyi medenîyet ve refah ışıklarıyla aydınlatan kutsal bir meşaledir Cumhuriyetin ilk senelerinden beri, dikkatle, ısrarla üzerinde durduğumuz demiryolları inşaatı siyaseti, hedeflerine ulaşmak için durmadan başarı ile tatbik olunmaktadır »
01 11 1937, TBMM 5Dönem 3 Toplanma Yılını Açarken
DEMOKRASİ
« Artık bugün, demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır 20 yüzyıl, birçok baskıcı hükümetlerin, bu denizde boğulduğunu görmüştür »
(1930)
DENİZCİ
« Deniz silâhlarına önem veriyoruz Denizcilerimizin iyi silahlı ve iyi talimli olarak hazırlanmaları büyük emelimizdir »
01 11 1936, TBMM 5 Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
DENİZCİLİK
« En güzel coğrafî vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye ; endüstrisi, ticareti ve sporu ile, en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz ; denizciliği, Türkün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız »
01 11 1937,TBMM 5Dönem 3 Toplanma Yılını Açarken
DEVLETÇİLİK
« … Ekonomik siyasetimizin önemli amaçlarından biri de genel çıkarlarımızı doğrudan doğruya ilgilendirecek kurumlar ve ekonomik girişimleri malî ve ilmî gücümüzün elverdiği ölçüde devletleştirmektir Bu cümleden olarak, topraklarımızın altında terk edilmiş halde duran maden hazinelerini az zamanda işleterek, milletimizin yararına açık bulundurabilmek de bu yöntem ile gerçekleşir… »
01 03 1922, TBMM 3 Toplanma Yılını Açarken
« … Partimizin takip ettiği program, bir yönden tamamıyla demokratik, halkçı bir program olmakla beraber iktisadî açıdan devletçidir Bu itibarla partimize dayanmakta olan cumhuriyet hükümetinin bütün açılardan vatandaşların hayatıyla, istikbâliyle ve refahıyla ilgilenmesi doğaldır Halkımız huy olarak devletçidir ki, her türlü ihtiyacı devletten istemeyi kendisinde bir hak görüyor… »
27 01 1931, İzmir’de Fırka Kongresinde Konuşma
DEVRİM YASASI
« İnkılâbın kanunu mevcut kanunların üstündedir Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız inkılâp ve yenilik bir an bile durmayacaktır Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır »
(1923)
« Uçurumun kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş Ondan sonra, içeride ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler…İşte Türk genel devriminin bir kısa deyimi »
(1935)
DIŞ BORÇLAR
« … Hükümetimizin her medenî devlet gibi dış borçlanmalar yapması gereği vardır Şu kadar ki, ödünç alınan yabancı paralarını şimdiye kadar Babıâli’nin yaptığı gibi ödemeye mecbur değilmişiz gibi, maksatsız israf ve kullanma ile borçlarımızın yükünü artırarak mali bağımsızlığımızı tehlikeye atmaya kesinlikle karşıyız Biz memlekette, ilerlemeyi, üretimi, ve halkın refahını temin edecek, zenginlik kaynaklarımızı geliştirecek faydalı borçlanmalara taraftarız »
01 03 1922, TBMM 3Toplanma Yılını Açarken
DIŞ POLITIKA
« … Dış politika, iç teşkilât ve iç politikaya, dayandırılmak mecburiyetindedir, yani iç teşkilâtın tahammül edemeyeceği genişlikte olmamalıdır Yoksa hayâlî dış politikalar peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kaybederler… »
17 02 1923, İzmir İktisat Kongresini Açış Söylevi
« … Dış politika bir toplumun iç yapısı ile sıkı sıkıya ilgilidir Çünkü iç yapısına dayanmayan dış siyasetler daima mahkûm kalırlar… »
23 03 1923, Afyonkarahisar Belediye Meclisi Üyeleriyle Konuşma
« Dışişlerinde dürüst ve açık olan politikamız barış fikrine dayanır Milletlerarası herhangi bir meselemizi barış yoluyla halletmeyi aramak bizim menfaat ve anlayışımıza uyan bir yoldur »
(1929)
DİKTATÖRLÜK
« Ben diktatör değilim Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar ; evet bu doğrudur Benim arzu edip de yapamayacağım hiçbir şey yoktur Çünkü, ben zoraki ve insafsızca hareket etmek bilmem Bence diktatör, diğerlerini iradesine boyun eğdirendir Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim »
21 06 1935, Gladys Baker’e Verilen Demeç
DİN
« Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir Allah’ın emrettiği şey, Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının beraber olarak bilim ve bilgi kazanmasıdır… »
31 01 1923, İzmir’de Halk ile Konuşma
« … Bizim dinimiz en makul ve tabiî bir dindir Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur Bir dinin tabiî olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur »
31 1 1923 İzmir’de Halk ile Konuşama
« … İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir Eksiksiz dindir Çünkü dinimiz akla mantığa, hakikate tamamen uyuyor ve uygun düşüyor… »
07 02 1923, Balıkesir’de Halka Konuşma
« Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini korumalarını emrediyor »
5 Şubat 1923 Akhisar’da Konuşma
« Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, bunada öyle inanıyorum… »
29 10 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
« Dini fikir ve inançlara hürmetkâr olmak, öteden beri tabiî ve genel bir anlayıştır Bunun aksini düşünmek için sebep yoktur »
11 12 1924, Times Muhabirine Cevap
« Din bir vicdan meselesidir Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir Biz dine saygı gösteririz Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kaste ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz »
(1925)
DİNSİZLİK
« … Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır İnsanın dinsiz olmasının imkânı yoktur… »
Dinsiz kimse olmaz Bu genelleme içinde şu din veya bu din demek değildir Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve çok olgun olduğunu biliyoruz ve imanımız da vardır… »
02 02 1923, İzmir, Türkiye’nin Geleceği Üzerine Konuşma
DONANMA
« Hudutlarının mühim ve büyük kısımları deniz olan Türk devletinin donanması da mühim ve büyük olması gerekir O zaman Türk Cumhuriyeti daha gönlü rahat ve emin olacaktır »
(1924)
DÜŞMAN
« … Memleketimizde meydana gelen yeni durumun sonuçlarından yabancıları ürküterek Avrupa’da aleyhimize bir fikir akımı ortaya çıkarmak isteyenler bizim düşmanlarımızdır… »
02 11 1922, Le Petit Parisien Muhabirine Bursa’da Verilen Demeç
« Düşmana merhamet acz ve zaaftır… »
16 03 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma
« Biz kimsenin düşmanı değiliz Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız »
(1936)
DEMİRYOLLARI
« Türkiye hükûmetinin tesbit ettiği projeler dahilinde belirli zamanlar zarfında vatanın bütün bölgeleri çelik raylarla birbirine bağlanacaktır Demiryolları memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet silâhıdır Demiryollarını kullanacak olan Türk milleti, kaynağındaki ilk sanatkârlığının, demirciliğin eserini tekrar göstemiş olmakla iftihar edecektir Demiryolları Türk milletinin refah ve medeniyet yollarıdır »
13 02 1931, Malatya’da Bir Konuşma
« Demiryolu yapmakta ilk milli teşebbüsün tatbikatına başlandığını bizzat görmek fırsatı, benim için cidden mesut bir tesadüftür Memleketimizin asırlardan beri yolsuz bırakıldığı ve bir demiryoluna olan ihtiyacın şiddeti düşünülürse, bu hususta girişimci olanları ne kadar takdir etmek ve onlara ne derece yardımcı olmak lâzım geleceği pek güzel anlaşılır… »
21 09 1924, Özel Teşebbüsle Yapılan
Samsun-Çarşamba Demiryolunun Temel Atma Töreni
« Medeniyetin bugünkü araçlarını hattâ bugünkü fikriyatını demiryolu haricinde yaygınlaştırabilmek zordur Demiryolu refah ve uygarlık yoludur… »
01 11 1924, TBMM 2 Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
« Demiryolları bir ülkeyi medenîyet ve refah ışıklarıyla aydınlatan kutsal bir meşaledir Cumhuriyetin ilk senelerinden beri, dikkatle, ısrarla üzerinde durduğumuz demiryolları inşaatı siyaseti, hedeflerine ulaşmak için durmadan başarı ile tatbik olunmaktadır »
01 11 1937, TBMM 5Dönem 3 Toplanma Yılını Açarken
DEMOKRASİ
« Artık bugün, demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır 20 yüzyıl, birçok baskıcı hükümetlerin, bu denizde boğulduğunu görmüştür »
(1930)
DENİZCİ
« Deniz silâhlarına önem veriyoruz Denizcilerimizin iyi silahlı ve iyi talimli olarak hazırlanmaları büyük emelimizdir »
01 11 1936, TBMM 5 Dönem 2 Toplanma Yılını Açarken
DENİZCİLİK
« En güzel coğrafî vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye ; endüstrisi, ticareti ve sporu ile, en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz ; denizciliği, Türkün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız »
01 11 1937,TBMM 5Dönem 3 Toplanma Yılını Açarken
DEVLETÇİLİK
« … Ekonomik siyasetimizin önemli amaçlarından biri de genel çıkarlarımızı doğrudan doğruya ilgilendirecek kurumlar ve ekonomik girişimleri malî ve ilmî gücümüzün elverdiği ölçüde devletleştirmektir Bu cümleden olarak, topraklarımızın altında terk edilmiş halde duran maden hazinelerini az zamanda işleterek, milletimizin yararına açık bulundurabilmek de bu yöntem ile gerçekleşir… »
01 03 1922, TBMM 3 Toplanma Yılını Açarken
« … Partimizin takip ettiği program, bir yönden tamamıyla demokratik, halkçı bir program olmakla beraber iktisadî açıdan devletçidir Bu itibarla partimize dayanmakta olan cumhuriyet hükümetinin bütün açılardan vatandaşların hayatıyla, istikbâliyle ve refahıyla ilgilenmesi doğaldır Halkımız huy olarak devletçidir ki, her türlü ihtiyacı devletten istemeyi kendisinde bir hak görüyor… »
27 01 1931, İzmir’de Fırka Kongresinde Konuşma
DEVRİM YASASI
« İnkılâbın kanunu mevcut kanunların üstündedir Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız inkılâp ve yenilik bir an bile durmayacaktır Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır »
(1923)
« Uçurumun kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş Ondan sonra, içeride ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler…İşte Türk genel devriminin bir kısa deyimi »
(1935)
DIŞ BORÇLAR
« … Hükümetimizin her medenî devlet gibi dış borçlanmalar yapması gereği vardır Şu kadar ki, ödünç alınan yabancı paralarını şimdiye kadar Babıâli’nin yaptığı gibi ödemeye mecbur değilmişiz gibi, maksatsız israf ve kullanma ile borçlarımızın yükünü artırarak mali bağımsızlığımızı tehlikeye atmaya kesinlikle karşıyız Biz memlekette, ilerlemeyi, üretimi, ve halkın refahını temin edecek, zenginlik kaynaklarımızı geliştirecek faydalı borçlanmalara taraftarız »
01 03 1922, TBMM 3Toplanma Yılını Açarken
DIŞ POLITIKA
« … Dış politika, iç teşkilât ve iç politikaya, dayandırılmak mecburiyetindedir, yani iç teşkilâtın tahammül edemeyeceği genişlikte olmamalıdır Yoksa hayâlî dış politikalar peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kaybederler… »
17 02 1923, İzmir İktisat Kongresini Açış Söylevi
« … Dış politika bir toplumun iç yapısı ile sıkı sıkıya ilgilidir Çünkü iç yapısına dayanmayan dış siyasetler daima mahkûm kalırlar… »
23 03 1923, Afyonkarahisar Belediye Meclisi Üyeleriyle Konuşma
« Dışişlerinde dürüst ve açık olan politikamız barış fikrine dayanır Milletlerarası herhangi bir meselemizi barış yoluyla halletmeyi aramak bizim menfaat ve anlayışımıza uyan bir yoldur »
(1929)
DİKTATÖRLÜK
« Ben diktatör değilim Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar ; evet bu doğrudur Benim arzu edip de yapamayacağım hiçbir şey yoktur Çünkü, ben zoraki ve insafsızca hareket etmek bilmem Bence diktatör, diğerlerini iradesine boyun eğdirendir Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim »
21 06 1935, Gladys Baker’e Verilen Demeç
DİN
« Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir Allah’ın emrettiği şey, Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının beraber olarak bilim ve bilgi kazanmasıdır… »
31 01 1923, İzmir’de Halk ile Konuşma
« … Bizim dinimiz en makul ve tabiî bir dindir Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur Bir dinin tabiî olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur »
31 1 1923 İzmir’de Halk ile Konuşama
« … İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir Eksiksiz dindir Çünkü dinimiz akla mantığa, hakikate tamamen uyuyor ve uygun düşüyor… »
07 02 1923, Balıkesir’de Halka Konuşma
« Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini korumalarını emrediyor »
5 Şubat 1923 Akhisar’da Konuşma
« Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, bunada öyle inanıyorum… »
29 10 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
« Dini fikir ve inançlara hürmetkâr olmak, öteden beri tabiî ve genel bir anlayıştır Bunun aksini düşünmek için sebep yoktur »
11 12 1924, Times Muhabirine Cevap
« Din bir vicdan meselesidir Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir Biz dine saygı gösteririz Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kaste ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz »
(1925)
DİNSİZLİK
« … Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır İnsanın dinsiz olmasının imkânı yoktur… »
Dinsiz kimse olmaz Bu genelleme içinde şu din veya bu din demek değildir Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve çok olgun olduğunu biliyoruz ve imanımız da vardır… »
02 02 1923, İzmir, Türkiye’nin Geleceği Üzerine Konuşma
DONANMA
« Hudutlarının mühim ve büyük kısımları deniz olan Türk devletinin donanması da mühim ve büyük olması gerekir O zaman Türk Cumhuriyeti daha gönlü rahat ve emin olacaktır »
(1924)
DÜŞMAN
« … Memleketimizde meydana gelen yeni durumun sonuçlarından yabancıları ürküterek Avrupa’da aleyhimize bir fikir akımı ortaya çıkarmak isteyenler bizim düşmanlarımızdır… »
02 11 1922, Le Petit Parisien Muhabirine Bursa’da Verilen Demeç
« Düşmana merhamet acz ve zaaftır… »
16 03 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma
« Biz kimsenin düşmanı değiliz Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız »
(1936)
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: Atatürk Diyorki..
E
ECNEBİ
(Ecnebi düşmanlığı )
« … Ecnebi düşmanlığı, noktasına gelince : Şu bilinsin ki, biz ecnebilere karşı herhangi düşmanca bir his beslemediğimiz gibi onlarla samimi ilişkilerde bulunmak arzusundayız Türkler bütün medeni milletlerin dostlarıdır Ecnebiler memleketimize gelsinler ; bize zarar vermemek, hürriyetlerimize güçlükler çıkarmaya çalışmamak şartıyla burada daima güleryüz göreceklerdir… »
29 10 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
EFENDİLER
« Efendiler ; bu hitap münasebetiyle ufak bir noktayı tekrar edeyim « Efendiler » dediğim zaman başka yerde olduğu gibi burada da bunun karşılığı Hanımefendiler ve Beyefendilerdir »
28 08 1925, İnebolu’da Bir Konuşma
EGEMENLİK
« Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir »
(20011923)
EĞİTİM
« Eğitim işlerinde mutlaka başarılı olmak gereklidir Bir milletin hakîki kurtuluşu ancak bu surette olur »
(1922)
« … Eğitim ve öğretimde uygulanacak olan usûl, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık aracı, yahut medenî bir zevkten ziyade maddî hayata uygun olmayı sağlayan uygulamalı ve kullanılabilir bir araç haline getirmektir… »
01 03 1923, TBMM 4 Toplanma Yılını Açarken
EĞİTİM POLİTİKASI
« … Bizim takip edeceğimiz siyasetin temeli evvelâ mevcut cehaleti ortadan kaldırmaktır Ayrıntıya girmekten sakınarak, bu fikrîmi birkaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki, mutlaka bütün köylüye okumak, yazmak ve vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafî, tarihî, dinî ve ahlâki bilgiler vermek ve dört işlemi öğretmek eğitim programımızın ilk hedefidir »
01 03 1922, TBMM, 3 Toplanma Yılını Açarken
« Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı surette bütün öğrenim derecelerindeki öğretim ve eğitimlerinin uygulamalı olması mühimdir Memleket çocukları, her tahsil derecesinde ekonomik hayatta katkılı, etkili ve muvaffak olacak surette donatılmalıdır Millî ahlâkımız, medenî esaslarla ve her türlü fikirlerle artırılmalı ve takviye olunmalıdır Bu çok önemlidir; özellikle dikkatinizi çekerim Korkutmaya dayalı ahlâk, bir fazilet olmadıktan başka güvene de layık değildir »
25 08 1924, Mualimler Birliği Kongresi Üyelerine
EĞİTİM PROGRAMI
« Görülüyor ki, en mühim ve en verimli vazifelerimiz eğitim işleridir Eğitim işlerinde derhal muvaffak olmak lazımdır Bir milletin gerçek kurtuluşu, ancak bu surette olur Bu zaferin temini için hepimizin tekcan ve tekfikir olarak esaslı bir program üzerinde çalışması lazımdır Bence bu programın esas noktaları ikidir :
1 Sosyal hayatımızın ihtiyaçlarına uygun olması
2 Çağdaş gerekliliklere uygun olmasıdır »
27 10 1922, Bursa, Öğretmenlere Hitap
EKONOMİ
« Hiçbir medenî devlet yoktur ki, ordu ve donanmasından önce ekonomisini düşünmüş olmasın »
(1924)
« … Ekonomik kalkınma; Türkiye’nin; hür bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin, bel kemiğidir… »
01 11 1937, TBMM, 5 Dönem, 3 Toplanma Yılını Açarken
ENDÜSTRİ
« … Her yeni endüstri eseri, muhitine refah ve medeniyet ve bütün memlekete mutluluk ve kuvvet vermektedir… »
01 11 1936, TBMM, 5 Dönem, 2 Toplanma Yılını Açarken
« Endüstrileşmek, en büyük millî dâvalarımız arasında yer almaktadır Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz… »
01 11 1937, TBMM, 5 Dönem, 3Toplanma Yılını Açarken
ERMENİ MESELESİ
« Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek çıkarlarından çok dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenen mesele, Kars Antlaşmasıyla en doğru çözüm şeklini buldu Asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle tekrar kuruldu »
01 03 1922, TBMM, 3Toplanma Yılını Açarken
ESİR
« Türkiye, esir olarak mahvolmaktansa, son nefesine kadar mücadele ve savaş vermeye azmetmiştir… »
25 12 1922, Le Journal Muhabiri Paul Herriot’ya Çankaya’da Verilen Beyanat
« … Milletlerin esareti üzerine kurulmuş kurumlar her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar… »
30 08 1924, Dumlupınar’da Konuşma
« … Türk esaret kabul etmeyen bir millettir, Türk milleti esir olmamıştır… »
14 10 1925, İzmir’de İleri Gelen Memurlarla Bir Konuşma
EV
« Türk’e ev ve bark olan her yer sağlığın, temizliğin, güzelliğin, modern kültürün örneği olacaktır »
01 11 1935, 5 Dönem, 1 Toplanma Yılını Açarken
F
FİKİR
« Fikirler, manasız, mantıksız safsatalarla dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır… »
27 10 1922, Bursa, Öğretmenlere
FRANSIZ İNKILABI
« … İnkılâplar içinde en verimli ve en faydalı ve en haklı olmak açısından ve bütün insanlığa hakimiyete sahip olma fikrini vermek itibarıyla fevkalâde mühim olanı budur… »
01 12 1921, TBMM
« … Fransızlar , Büyük ihtilâli gerçekleştirmek için tam bir asır çalışmışlardır… »
19 01 1923, Anadolu Ajansı
« Fransız ihtilâli bütün cihana hürriyet fikrini yaymıştır ve bu fikrin hâlen esas ve kaynağı bulunmaktadır… »
08 03 1928, Le Matin Gazetesi Muhabirine Demeç
FRANSIZ MEKTEPLERİ
« … Fransız mektepleri, Türk milletine büyük hizmetler etmiştir Fakat, bazen yabancı mekteplerinin görev sınırlarını aştığını, rollerinden çıktıklarını, bilim dışı propaganda gayeleri takip ettiklerini ve bunun için halkımızın Türk olmayan unsurlarına dayandıklarını gördük »
29 10 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
« Fransız mekteplerinin çoğunluğu rahipler ve hemşireler tarafından idare edilmektedir Şu halde, meslekî bir mahiyeti vardır Bundan dolayı, dinî bir propaganda da bulunduklarından endişe edebiliriz Bununla birlikte, istiyoruz ki mektepleriniz kalsın Fakat, Türkiye’de bizim mekteplerimizin bile sahip olmadıkları ayrıcalığa, yabancı mekteplerinin sahip olması kabul olamaz… »
29 10 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
G
GAYRIMÜSLİMLER
« Memleketimizde yaşayan gayrimüslim unsurların başına ne gelmiş ise, kendilerinin yabancı entrikalarına kapılarak ve ayrıcalıklarını kötüye kullanarak vahşi bir şekilde takip ettikleri ayrılma siyaseti neticesidir »
28 12 1919, Ankara İlerigelenleriyle Bir Konuşma
( Ermeni, Asurî ve Geldanîler namına hareket ettiklerini iddia edenler tarafından ortaya atılan millî yurt meselesini sözkonusu ederek bunun tarafımızdan dikkate bile alınmayacağını ve Musevilerin memleketimizde hakikî bir vatandaş gibi yaşadıklarını ve bundan sonra da aynı samimiyet ve istirahatle yaşayabileceklerini söylemiştır )
22 01 1923, Bursa Şark Sinemasında Halkla Konuşma
GAZETE
« …Gazeteler mevcut olan kanunlar içerisinde hürdür Ancak bunun dışında çıktıkları zaman takibe uğrarlar Gazeteler kanunun ve genel menfaatlerin aksine işlemlere şahit ve bilgi sahibi oldukları zaman gerekli yayınlarda bulunmalıdırlar »
15 01 1923, Eskişehir’de Halka Yapılan Konuşma
GENÇLİK
« Bütün ümidim gençliktedir »
(1919)
« Muhterem gençler, hayat mücadeleden ibarettir Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardırGalip olmak, mağlûp olmak Size Türk gençliğine terk ettiğimiz ve bıraktığımız vicdanî emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız… »
18 03 1923, Tarsus’da Gençlere Konuşma
« Gençler ! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir Cumhuriyeti biz kurduk ; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz »
30 08 1924, Dumlupınar’da Konuşma
«Gençliği yetiştiriniz Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız »
(1927)
« Ey Türk Gençliği ! Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegâne temeli budur Bu temel senin en kıymetli hazinendir… »
1927 , Gençliğe Hitabesi
« Gençliğin çalışkan, duyarlı ve milliyetçi yetişmesi esas dileklerimizdendir Gençlik her türlü faaliyetlerinde Cumhuriyet kanunlarına ve Cumhuriyet kuvvetlerinin usül ve kurallarına uymaya da dikkatli olmalıdır »
(1933)
« … Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz Dinlenmemek üzere, yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar Türk gençliği gayeye, bizim yükselme idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız… »
26031937, Ankara’da Tahsilde Bulunan Bursalı Gençlerin Tertib Ettikleri Uludağ Gecesinde Söylenmiştir
« Gençler! benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler ! Bir gün memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnum ve mesudum »
(1937)
GERİLLÂ TEŞKİLÂTI
« … Küçük küçük birliklerin başında subay bulundurmakla vücuda getirilen teşkilât, küçük harp teşkilâtıdır…(gerillâ) denilen küçük harp teşkilatıdır Cümlenizin hatırındadır ki; Heyet-i İctimaiye’nin muharebe hususundaki bakış açısını burada izah ederken demiştim ki; uzun zaman muharebe etmek ve bütün milletin savaşma hislerini daima zinde tutabilmek için gerilla teşkilatı yapacağız… »
12 07 1920, TBMM
GÜMRÜK
« Gümrüklere gelince; bunda, tesisata, çalışma usullerine ve kanunî mevzular bakımından gerekli iyileştirme tedbirlerine hız verilmesi gerekmektedir »
01 11 1937, TBMM, 5Dönem, 3Toplanma Yılını Açarken
GÜZEL SANATLAR
« … Yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğal zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu sürekli ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür »
29 10 1933, Ankara Onuncu Yıl Söylevi
« Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim Bu, yapılmaktadır Ancak burada en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir… »
01 11 1934, TBMM, 4 Dönem, 4 Toplanma Yılını Açarken
« Güzel sanatların her şubesi için Kamutayın göstereceği alâka ve emek, milletin insanî ve medenî hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir »
01 11 1936, TBMM, 5 Dönem, 2 Toplanma Yılını Açarken
« Güzel sanatlarda başarı büyük inkılâpların başarılı olduğunun en kesin delilidir Bunda başarı kazanamayan milletlere ne yazıktır Onlar, bütün başarılarına rağmen uygarlık alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır »
(1936)
ECNEBİ
(Ecnebi düşmanlığı )
« … Ecnebi düşmanlığı, noktasına gelince : Şu bilinsin ki, biz ecnebilere karşı herhangi düşmanca bir his beslemediğimiz gibi onlarla samimi ilişkilerde bulunmak arzusundayız Türkler bütün medeni milletlerin dostlarıdır Ecnebiler memleketimize gelsinler ; bize zarar vermemek, hürriyetlerimize güçlükler çıkarmaya çalışmamak şartıyla burada daima güleryüz göreceklerdir… »
29 10 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
EFENDİLER
« Efendiler ; bu hitap münasebetiyle ufak bir noktayı tekrar edeyim « Efendiler » dediğim zaman başka yerde olduğu gibi burada da bunun karşılığı Hanımefendiler ve Beyefendilerdir »
28 08 1925, İnebolu’da Bir Konuşma
EGEMENLİK
« Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir »
(20011923)
EĞİTİM
« Eğitim işlerinde mutlaka başarılı olmak gereklidir Bir milletin hakîki kurtuluşu ancak bu surette olur »
(1922)
« … Eğitim ve öğretimde uygulanacak olan usûl, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık aracı, yahut medenî bir zevkten ziyade maddî hayata uygun olmayı sağlayan uygulamalı ve kullanılabilir bir araç haline getirmektir… »
01 03 1923, TBMM 4 Toplanma Yılını Açarken
EĞİTİM POLİTİKASI
« … Bizim takip edeceğimiz siyasetin temeli evvelâ mevcut cehaleti ortadan kaldırmaktır Ayrıntıya girmekten sakınarak, bu fikrîmi birkaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki, mutlaka bütün köylüye okumak, yazmak ve vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafî, tarihî, dinî ve ahlâki bilgiler vermek ve dört işlemi öğretmek eğitim programımızın ilk hedefidir »
01 03 1922, TBMM, 3 Toplanma Yılını Açarken
« Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı surette bütün öğrenim derecelerindeki öğretim ve eğitimlerinin uygulamalı olması mühimdir Memleket çocukları, her tahsil derecesinde ekonomik hayatta katkılı, etkili ve muvaffak olacak surette donatılmalıdır Millî ahlâkımız, medenî esaslarla ve her türlü fikirlerle artırılmalı ve takviye olunmalıdır Bu çok önemlidir; özellikle dikkatinizi çekerim Korkutmaya dayalı ahlâk, bir fazilet olmadıktan başka güvene de layık değildir »
25 08 1924, Mualimler Birliği Kongresi Üyelerine
EĞİTİM PROGRAMI
« Görülüyor ki, en mühim ve en verimli vazifelerimiz eğitim işleridir Eğitim işlerinde derhal muvaffak olmak lazımdır Bir milletin gerçek kurtuluşu, ancak bu surette olur Bu zaferin temini için hepimizin tekcan ve tekfikir olarak esaslı bir program üzerinde çalışması lazımdır Bence bu programın esas noktaları ikidir :
1 Sosyal hayatımızın ihtiyaçlarına uygun olması
2 Çağdaş gerekliliklere uygun olmasıdır »
27 10 1922, Bursa, Öğretmenlere Hitap
EKONOMİ
« Hiçbir medenî devlet yoktur ki, ordu ve donanmasından önce ekonomisini düşünmüş olmasın »
(1924)
« … Ekonomik kalkınma; Türkiye’nin; hür bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin, bel kemiğidir… »
01 11 1937, TBMM, 5 Dönem, 3 Toplanma Yılını Açarken
ENDÜSTRİ
« … Her yeni endüstri eseri, muhitine refah ve medeniyet ve bütün memlekete mutluluk ve kuvvet vermektedir… »
01 11 1936, TBMM, 5 Dönem, 2 Toplanma Yılını Açarken
« Endüstrileşmek, en büyük millî dâvalarımız arasında yer almaktadır Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz… »
01 11 1937, TBMM, 5 Dönem, 3Toplanma Yılını Açarken
ERMENİ MESELESİ
« Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek çıkarlarından çok dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenen mesele, Kars Antlaşmasıyla en doğru çözüm şeklini buldu Asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle tekrar kuruldu »
01 03 1922, TBMM, 3Toplanma Yılını Açarken
ESİR
« Türkiye, esir olarak mahvolmaktansa, son nefesine kadar mücadele ve savaş vermeye azmetmiştir… »
25 12 1922, Le Journal Muhabiri Paul Herriot’ya Çankaya’da Verilen Beyanat
« … Milletlerin esareti üzerine kurulmuş kurumlar her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar… »
30 08 1924, Dumlupınar’da Konuşma
« … Türk esaret kabul etmeyen bir millettir, Türk milleti esir olmamıştır… »
14 10 1925, İzmir’de İleri Gelen Memurlarla Bir Konuşma
EV
« Türk’e ev ve bark olan her yer sağlığın, temizliğin, güzelliğin, modern kültürün örneği olacaktır »
01 11 1935, 5 Dönem, 1 Toplanma Yılını Açarken
F
FİKİR
« Fikirler, manasız, mantıksız safsatalarla dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır… »
27 10 1922, Bursa, Öğretmenlere
FRANSIZ İNKILABI
« … İnkılâplar içinde en verimli ve en faydalı ve en haklı olmak açısından ve bütün insanlığa hakimiyete sahip olma fikrini vermek itibarıyla fevkalâde mühim olanı budur… »
01 12 1921, TBMM
« … Fransızlar , Büyük ihtilâli gerçekleştirmek için tam bir asır çalışmışlardır… »
19 01 1923, Anadolu Ajansı
« Fransız ihtilâli bütün cihana hürriyet fikrini yaymıştır ve bu fikrin hâlen esas ve kaynağı bulunmaktadır… »
08 03 1928, Le Matin Gazetesi Muhabirine Demeç
FRANSIZ MEKTEPLERİ
« … Fransız mektepleri, Türk milletine büyük hizmetler etmiştir Fakat, bazen yabancı mekteplerinin görev sınırlarını aştığını, rollerinden çıktıklarını, bilim dışı propaganda gayeleri takip ettiklerini ve bunun için halkımızın Türk olmayan unsurlarına dayandıklarını gördük »
29 10 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
« Fransız mekteplerinin çoğunluğu rahipler ve hemşireler tarafından idare edilmektedir Şu halde, meslekî bir mahiyeti vardır Bundan dolayı, dinî bir propaganda da bulunduklarından endişe edebiliriz Bununla birlikte, istiyoruz ki mektepleriniz kalsın Fakat, Türkiye’de bizim mekteplerimizin bile sahip olmadıkları ayrıcalığa, yabancı mekteplerinin sahip olması kabul olamaz… »
29 10 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç
G
GAYRIMÜSLİMLER
« Memleketimizde yaşayan gayrimüslim unsurların başına ne gelmiş ise, kendilerinin yabancı entrikalarına kapılarak ve ayrıcalıklarını kötüye kullanarak vahşi bir şekilde takip ettikleri ayrılma siyaseti neticesidir »
28 12 1919, Ankara İlerigelenleriyle Bir Konuşma
( Ermeni, Asurî ve Geldanîler namına hareket ettiklerini iddia edenler tarafından ortaya atılan millî yurt meselesini sözkonusu ederek bunun tarafımızdan dikkate bile alınmayacağını ve Musevilerin memleketimizde hakikî bir vatandaş gibi yaşadıklarını ve bundan sonra da aynı samimiyet ve istirahatle yaşayabileceklerini söylemiştır )
22 01 1923, Bursa Şark Sinemasında Halkla Konuşma
GAZETE
« …Gazeteler mevcut olan kanunlar içerisinde hürdür Ancak bunun dışında çıktıkları zaman takibe uğrarlar Gazeteler kanunun ve genel menfaatlerin aksine işlemlere şahit ve bilgi sahibi oldukları zaman gerekli yayınlarda bulunmalıdırlar »
15 01 1923, Eskişehir’de Halka Yapılan Konuşma
GENÇLİK
« Bütün ümidim gençliktedir »
(1919)
« Muhterem gençler, hayat mücadeleden ibarettir Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardırGalip olmak, mağlûp olmak Size Türk gençliğine terk ettiğimiz ve bıraktığımız vicdanî emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız… »
18 03 1923, Tarsus’da Gençlere Konuşma
« Gençler ! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir Cumhuriyeti biz kurduk ; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz »
30 08 1924, Dumlupınar’da Konuşma
«Gençliği yetiştiriniz Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız »
(1927)
« Ey Türk Gençliği ! Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegâne temeli budur Bu temel senin en kıymetli hazinendir… »
1927 , Gençliğe Hitabesi
« Gençliğin çalışkan, duyarlı ve milliyetçi yetişmesi esas dileklerimizdendir Gençlik her türlü faaliyetlerinde Cumhuriyet kanunlarına ve Cumhuriyet kuvvetlerinin usül ve kurallarına uymaya da dikkatli olmalıdır »
(1933)
« … Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz Dinlenmemek üzere, yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar Türk gençliği gayeye, bizim yükselme idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız… »
26031937, Ankara’da Tahsilde Bulunan Bursalı Gençlerin Tertib Ettikleri Uludağ Gecesinde Söylenmiştir
« Gençler! benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler ! Bir gün memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnum ve mesudum »
(1937)
GERİLLÂ TEŞKİLÂTI
« … Küçük küçük birliklerin başında subay bulundurmakla vücuda getirilen teşkilât, küçük harp teşkilâtıdır…(gerillâ) denilen küçük harp teşkilatıdır Cümlenizin hatırındadır ki; Heyet-i İctimaiye’nin muharebe hususundaki bakış açısını burada izah ederken demiştim ki; uzun zaman muharebe etmek ve bütün milletin savaşma hislerini daima zinde tutabilmek için gerilla teşkilatı yapacağız… »
12 07 1920, TBMM
GÜMRÜK
« Gümrüklere gelince; bunda, tesisata, çalışma usullerine ve kanunî mevzular bakımından gerekli iyileştirme tedbirlerine hız verilmesi gerekmektedir »
01 11 1937, TBMM, 5Dönem, 3Toplanma Yılını Açarken
GÜZEL SANATLAR
« … Yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğal zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu sürekli ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür »
29 10 1933, Ankara Onuncu Yıl Söylevi
« Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim Bu, yapılmaktadır Ancak burada en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir… »
01 11 1934, TBMM, 4 Dönem, 4 Toplanma Yılını Açarken
« Güzel sanatların her şubesi için Kamutayın göstereceği alâka ve emek, milletin insanî ve medenî hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir »
01 11 1936, TBMM, 5 Dönem, 2 Toplanma Yılını Açarken
« Güzel sanatlarda başarı büyük inkılâpların başarılı olduğunun en kesin delilidir Bunda başarı kazanamayan milletlere ne yazıktır Onlar, bütün başarılarına rağmen uygarlık alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır »
(1936)
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Kimler çevrimiçi
Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 27 misafir