'TÖREN YAPTIK EVLİ GİBİYİZ!'

Cevapla
Kullanıcı avatarı
moments
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Mesajlar: 5033
Kayıt: 14 Ağu 2008, 19:14
Konum: Almanya
İletişim:

'TÖREN YAPTIK EVLİ GİBİYİZ!'

Mesaj gönderen moments » 07 Eki 2008, 14:52

Hülya_Avşar.jpg
Hülya Avşar
Hülya_Avşar.jpg (45.76 KiB) 1199 kere görüntülendi
'TÖREN YAPTIK EVLİ GİBİYİZ!'

Hülya Avşar, Bu Sene Sanat Hayatının 25. Yılını Kutluyor. Bir Yıldan Bu Yana Hiç Kimse ile Röportaj Yapmayan Hülya Avşar İlk Kez Konuştu.

Hülya Avşar, BU SENE SANAT HAYATININ 25. YILINI KUTLUYOR. BİR YILDAN BU YANA HİÇ KİMSE İLE RÖPORTAJ YAPMAYAN Hülya Avşar İLK KEZ KONUŞTU.
Hülya Avşar'ın sükûneti, kendine güveninin artmış ve çok daha güzelleşmiş olduğu dikkatimi çekti. Bunun sırrını 'maneviyat ve huzur' diye açıklıyor, aşktan bahsederken de gözlerinin içi gülüyor. 'Biz yurtdışında minik bir tören yaptık. Yüzüğümüzü takıyoruz, kendimizi evli olarak görüyoruz,' diyor. Küçük Kaya'yı çok sevdiğini belirten Avşar, yeni bir bebek içinse 'Kısmet,' diyor. Hülya Avşar Stüdyosuadlı televizyon programına da devam ediyor. Bu programın sürpriz konuğu ise Hayrünnisa Gül olacak..


Hülya Avşar FOTOĞRAFLARI

Sanat hayatınızın 25. yılı bereketli geldi. Antalya Film Festivali'nden Başarı Ödülü, TV programı ve sırada bir kitabınız olduğunu biliyorum. Sizi başka projelerde görebilecek miyiz?

- Sahne hayatımın sona ermiş olduğunu aylar öncesinde söyledim. O hayattan kopmak bana keyifli ve kaliteli bir yaşam kazandırdı. Gerçekten çok para kazanıyordum ama maneviyat benim için çok daha önemli olmaya başladı. 'Ne oldu, kadın tarikata mı katıldı?' demesinler.

Hangi noktada verildi bu karar? Neydi size 'Tamam, bitti,' dedirten şey?

- Çok badire atlattım, boşanma, şu, bu. İki sene içerisinde bir başka beraberliğim başladı. O beraberliğimde şunu fark ettim ki maneviyat çok önemli aslında. İnsanların birbirlerine zaman ayırması, birbirleri ile özdeşleşip konuşması, birlikte seyahat etmeleri, bunu çocuklarına yansıtabilmeleri, aile olabilmeleri benim için çok önemli hale geldi. Bir de akşam 8'de evden çıkıp 10'a kadar makyaj, kaç gece 1'e kadar sahneye çıkıp sonra eve sigara kokusuyla gelip de uyuyan çocuğa bakmak bana hep ters gelmişti. Geldiğim yaşı ve yapmak istediklerimi şöyle bir önüme koydum, 'Çok değer verdiğim bir erkek arkadaşım var hayatımda,' dedim ve seçimimi yaptım.

Sadettin Bey istediği için bıraktığınız konusunda yazılar yazıldı.

- Hayır o hiçbir zaman bir talepte bulunmadı. Ama karşınızdaki, insanı tanıyorsanız, maneviyata da önem veriyorsanız bunu yapmak zorundasınız.

Zehra'nın Sadettin Bey ile arası nasıl?

- Çok iyi. Yani Sadettin, manevi değerleri olan biri olduğu için o maneviyatı ondan alıyor ve farkında olmadan bir sevgi bağı besliyor. Zaten benim hayatıma, herhalde uzun süreli bir ilişki girmezdi. Ben öyle tasarlamıştım aslında. Manevi değerleri fark etmiş ve öyle yaşayan biri olunca karşımda, çocuğuma da çok faydası olacağını düşündüm. Ki bırakın benim aşkımı, en önemlisi Zehra ile olan ilişkisiydi. Aralarında benim gıyabımda bir bağ var. Ama Sadettin'in her çocukla böyle bir bağı olurdu. Enteresan bir kişiliğe sahip. Çocuklar onun için çok önemli.

Aşka ikna edişi bu oldu diyebiliriz o zaman.

- Kesinlikle. Gerçekten bir tek onda gördüğüm, ticari olmayan bir bakış açısı var hayata karşı. Bana her gün dosya şeklinde kâğıtlar veriyor. Düzgün insan olmak için maddeler. Ben de onları çerçeveletiyorum yeğenlerime, kızıma saklıyorum, kardeşlerime gönderiyorum. Özellikle en büyük yeğenim, kızkardeşimin oğlu Hazar'a gönderdim, odasında duvarına astırdım. 'Bunları her fırsatta okuyacaksın,' dedim. Bu, benim âşık olmamın en büyük sebebiydi.

Bu ilişki size çok şey katıyor, belki şimdiye kadar hayatınıza giren hiç kimsenin katmadıklarını...

- Evet. Kaya'ya da burada kötü bir şey söylemek istemiyorum. Sevdiğiniz insanları sıralayın dersen, insan açısından dost ve arkadaş açısından Kaya'ya çok değer veriyorum ve seviyorum. Ama biz ikili ilişkilerde anlaşamadık. Orada kaybettiğim kadınsı birtakım şeyleri burada fazlasıyla kazandığımı düşünüyorum.

Evlenecek misiniz? Ya da evlendiniz mi?

- Biz yurtdışında buna benzer minik bir tören yaptık. Yüzüğümüzü takıyoruz, kendimizi evli olarak görüyoruz. Ama biraz ilişkimizin oturmasını bekliyoruz. Aynı evi paylaşıyoruz ve bu çok yeni. Onun da benim de birer kızımız var. Aile olabilmeyi bekliyoruz. Çocuklar arasında ufak problemler olabilir. Biz önceliğimizi, çocuklarımızın mutlu olması üzerine kurduk. Tabii ki kendi mutluluğumuzu da düşünüyoruz ama olgun insanlar olduğumuz için bir süre ilişkimizin oturmasını bekliyoruz. İlerde hiç kimse zarar görmesin diye. Ama bana sorarsan ben kendimi gerçekten evli bir kadın olarak görüyorum. Ona sorarsan bilemiyorum. Aile olmaya başladık. Çocuklar çok şeker. Sadettin'in kızı ile Zehra'nın arasında bir yaş var. Zaten çok da bir araya gelemiyorlar. Çok şükür Allah'a huzurluyuz.

Yeni bir bebek olacak mı?

- Kısmet. Olmaz demiyorum, olur da demiyorum. Böyle bir kuralımız yok. Olursa karşılıklı oturup kararımızı veririz. Ama bu konu üzerinde konuşmuyoruz.

Bu yaz en çok siz, Sadettin Bey, Kaya Bey ve Feraye Hanım'ın bir araya geldiği konuşuldu. Teknede buluştuğunuz yazıldı.

- Hayır hiçbir zaman böyle bir şey yok. Bu dörtlü her zaman birbirine saygılı, her zaman çocuklarla ilgili olarak görüşüyor. Mesela Kaya evden Zehra'yı alabiliyor, ama bir araya gelip sohbet etmek ya da karşılaşmak bugüne kadar hiç olmadı. Mecbur kalınırsa olur ama hiçbir zaman bilinçli olarak tatil programı yapmadık.

Siz Feraye Hanım ile karşılıklı oturup konuştunuz mu?

- Tabii evine gittim, oturdum. 15-20 dakikalık bir sohbetimiz oldu. Küçük Kaya'yı çok seviyorum. Feraye'yi artık aileden biri olarak görüyorum.

Evlenmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Evlenmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Kaya Bey ile Zehra ile ilgili mi görüşüyorsunuz?

- Genelde Zehra ile ilgili konularda bir araya geliyoruz. Onun dışında ufak tefek şeyler olduğunda konuşuyoruz. Kaya ile dostluğumuz her zaman devam edecek.

Zehra, Feraye Hanım ile de iyi anlaşıyor.

- Evet Feraye onu çok iyi becerdi, iyi başardı. Zehra çok seviyor. Feraye de onu çok seviyor.

Bunun samimi olduğunu düşünüyorum. Bu beni mutlu ediyor, yoksa kanun falan dinlemem bir gün bile göndermezdim.

Bir de bu TMSF olayı var. Her gün bu konu hakkında bir şeyler yazılıyor ve insanların kafası çok karışık. Bize bu konuyu açıklar mısınız?

- Hakan Uzan'ın film şirketiyle iki senelik anlaşma yaptım. Bu süre içinde bizimle hiç ilgilenmediler; başka nedenlerden ötürü olduğu sonradan ortaya çıktı tabii. O iki yıl içinde senaryolar yazıp gönderdik, hiçbirini çekmediler. Derken süre bitti, elimizde belgeler olmasına rağmen bize verilen parayı geri istediler. Ben de iki yıl boyunca bu anlaşma nedeniyle kimseyle anlaşma yapmadığımı daha yüksek meblağlı teklifleri bile anlaşmam nedeniyle geri çevirdiğimi belirterek kabul etmedim. Ben asla hak yemem, bu para da onların hakkı değildi. Fakat işin içine TMSF girince bana 'Biz devletiz, biz onlarla olan anlaşmanızdan anlamayız, sizin bize borcunuz var,' dedi. Ben çok kötü sıkışıp kaldım ve bir saat içinde 1.5 milyon dolara yakın para ödedim. Ertesi gün Yargıtay bozdu kararı. Onları haksız çıkarttı. Ben bir gün daha beklesem paramı ödememiş olacaktım. Yargıtay bozunca bana dava açma hakkı doğdu. Dolayısıyla ben de davayı açtım.

Ve tam bu noktada Hülya dergisini de kapatmak istediniz.

- TMSF ile ortak bir şey yapmak istemedim. Dergim de orada. Bunun nedeni atv ve SABAH'a TMSF'nin el koymuş olmasıydı. SABAH ve atv el değiştirince birtakım dergiler de TMSF'de kaldı. Hülya dergisi de bunların içinde. En sonunda ben böyle bir karar almışken TMSF, 'Biz bu dergiyi çıkartalım lütfen. Hiç olmazsa birlikte başka bir yere satarız. En azından devam edelim,' dedi. Ben de 'Peki' dedim.

Şimdi TMSF ile ortak bir dergi çıkarıyorum. Hayat nelere kadir görüyorsunuz.

Altın Portakal Film Festivali'nde 'Sinema Başarı Ödülü' alacaksınız. Antalya'dan size ilk kez ödül geliyor. Ne düşünüyorsunuz?

- Hiçbir şey. Şimdi ben bana ödül vermediler demek istemiyorum. Ben kendi güzelliğimi kabul ettirebilmek için çok zaman harcadım sinemada. Sonunda onu kabul ettiler. Kabul ettikten sonra da bir süre ödüle layık görmediler. Hakkımın yendiğini düşündüm, zaman zaman üzüldüm. Ama son zamanlarda Antalya Film Festivali'ne verilen değerin gitgide azaldığını gördükçe oraya gitmemeye karar verdim. Kaç senedir de protesto ediyorum. Ağzında sakız, altında kot pantolon ile çıkıp ödül alan insanlarla aynı ortamda olmak istemedim açıkçası, sinemaya bir saygı olsun istedim. Ama Engin Yiğitgil sinemaya çok değer veriyor. O geldiğinden beri geceler çok daha güzel olmaya başladı. Engin Bey'in sinemaya olan sevgisinden çok etkilendiğim için ve bana verilen değeri geri çevirmemek adına gidiyorum. Beni ne kadar heyecanlandırıyor derseniz hiç heyecanlandırmıyor. Sadece saygı amaçlı gideceğim, Engin Bey'in hatrı için ödülümü alacağım.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ı konuk ettiğiniz zaman çok eleştirildiniz...

- Tayyip Bey'in benim programıma katılma sebebi, benim gerçekten samimi duygularım olduğunu bilmesiydi. Bu yüzden eleştiriler benim için hiç önemli değil. Ben hayatımda bir tek şuna inanıyorum: En büyük güç, haklı olmaktır. Tayyip Erdoğan'ın bir sanatçıya vermiş olduğu değer ve gözlerindeki sıcaklık yansıdı ekrana. Tayyip Erdoğan benim yanımda son derece rahattı, samimiydi ve bir de ailecek ezelden beri severler beni, biliyorum. Zehra'yı da çok seviyorlar.

Konuklarınız arasında kimler olacak?

- Kısmetse Hayrünnissa Hanım konuğumuz olacak çok yakın zamanda.

Bu sezon da devam edecek mi?

- 10 sene devam edecek Allah sağlık verdiği sürece.

atv ile anlaştınız. Ama son anda iptal oldu neden?

- Evet imza attık. Ama 13 bölümün dışında altı bölümden fazla bana destek veremeyeceklerini söylediler. 'Hani program tutmazsa, biz kaldırmak zorunda kalabiliriz,' dediler bana. Televizyonda hiçbir şekilde kendine güvenemiyorsun. Bazen 13 bölüm sonunda tutuyor programlar. İmza atmış olduğum halde iptal ettim. Bizim piyasamızda maneviyatı olan insan kalmamış. Sanatçılar da bunlara alet oluyor.

Helin hakkında gazetelerde zaman zaman birçok şey yazılıyor. Zehra bunları görüyor mu?

- Hayır. Teyzesi ile ilişkisi son derece iyi ve başarılı. Helin'i kendi yaşıtı olarak görüyor. Sık sık yemeğe gidiyorlar, sinemaya gidiyorlar. Helin çok iyi bir teyze. O beni uyarıyor bazı şeylerde. 'Aman ablacığım dikkat et, okullar şöyle böyle,' diye. Helin evlense hepimizden iyi anne olabilecek bir potansiyele sahip.

Sizin uyardığınız konular oluyor mu Helin'i?

- Son üç senedir ben Helin tarafından uyarılıyorum. Sıkıştığım zaman Helin'i arıyorum. Helin üç yıl önce 'Heyt yeter!' diye isyan etti. Çok da iyi etti aslında.

Helin'in sözlerini yazdığı Müzik Bitti şarkısını beğendiniz mi?

- Emek vermiş olmasını seviyorum. Bir şeyler üretiyor olmasını seviyorum. He rşeyi denemek istiyor. Ama tabii sahneye çıkıp, konser vermeyeceği için bu bir PR olabilir.

Beğeniyor musunuz sesini?

- Katıldığı yarışma programı dışında canlı dinlemedim. Ama o yarışmada çok beğeniyordum.

Helin sahneye çıkıp şarkı söylese destekler misiniz?

- Tamamen kendisine kalmış bir şey. Öyle bir ortam yok ki şu anda. Barlarda şarkı söyleyecek bir kız değil. Ama ileride bu mesleği seçmek istiyorsa ona göre albüm yapıp eğitimini alması lazım.

Anneniz Emral Avşar nasıl?

- Hastane dönemi yaşadık. Ama çok şükür iyi.

Sizin sahneyi bıraktığınıza üzülüyor mu ve Sadettin Bey ile arası nasıl?

- Sahneyi bırakmama çok üzüldü. Ama şimdi yavaş yavaş o da kabullendi. Sadettin ile olan ilişkisi de son derece iyi gidiyor. Bir problem yok. Aileler arasında, yakınlar arasında herkes birbirini seviyor ve sayıyor.

Bu senenin anısına özel bir albüm, özel bir kutlama yapmayı düşünüyor musunuz?

- Ben hep yeni bir şeyin arayışı içindeyim. Herkes gibi bir nostalji albümü mü çıkartacağım? Yeni bir heyecan bulamadığım sürece laf olsun diye bir şey yapmak, zaman harcamak istemiyorum. Ama bu televizyon programı benim duygularıma hitap eden, taklit edilemeyecek özel bir program. Bunun dışında, Hülya dergisi okuyucuları bana hep yıllarca, 'Siz nasıl bu kadar güçlü olabiliyorsunuz?' diye soruyordu. Ben de, gerçekten güçlü müyüm, değil miyim, dışardan mı öyle gözüküyorum ile ilgili bir kitap hazırlıyorum.

Albüm yapmayacak mısınız?

- Yalnızca bir single olabilir. O da beni çok tatmin eden bir şey değil.

25 yıl zirvede kalmak kolay bir şey değil. Yaşanan her şey bu kitapta olacak mı?

- Aslında hayatta herkes aynı şeyi yaşıyor. Yalnızca duruşlar farklı. Benim duruşumun sonuçları bana her zaman güzel döndü. Dolayısıyla da kendi duruşumu, hayata bakışımı, insanların hayata nasıl başlaması gerektiğini ve hayatta en önemli şeyin ne olduğunu anlatıyorum bu kitapta. Olmazsa olmazları yazdım. Aslında biraz da kızım için yazıyorum, kitabımı okuduğunda hayatı biraz olsun daha çabuk çözebilir diye düşünüyorum.

'Bir sabah ezanında kalktım ve kızıma mektup yazdım,' demiştiniz. O mektubu ne zaman okuyacak Zehra?

- Onun üzerine 10 tane daha mektup oldu. Kızım okudukça belki gülecek. Zaman değişiyor, hayat değişiyor. Bir annenin çocuğundan istediği şeyleri yazıyorum. Yapar mı onu bilemem. Yapmazsa da canı sağolsun. Onun çok güzel bir arşivi var. Şu anda 10.5 yaşında. 14-15 yaşında isterse arşivinden bakar kendisi bulur okur. Bu röportajı okuyacağını da zannetmiyorum, çünkü henüz gazete okutmuyorum ona.

Nurseli İdiz'in gece yarısı gözaltına alınmasına karşı bir yazı yazdınız.

- Evet çünkü Nurseli İdiz'in özelliği vardı. Nurseli İdiz, yıllarca psikolojik sorunlar yaşadı, alkol sorunları yaşadı. Bence çok değerli bir sanatçı. Ve hiç kimse de 'Nurseli İdiz'e ne oldu, biz zaten sanatçı yetiştirmekte zorluk çekiyoruz,' demedi. Kadın hayata hazırlanırken, bir darbe daha yemesi beni çok üzdü. Tamamen duygusal ve kadınsı bir yazıydı.

Nurseli İdiz artık cep telefonu ile konuşmayacağını söyledi. Sizin de öyle korkularınız var mı?

- Hayır hiç öyle bir korkum yok. Özel hayatım ile ilgili konuşmalara dikkat ediyorum onun dışında dikkat edeceğim hiçbir şey yok zaten. Benim yazılarım telefonumdan daha tehlikeli.

Zehra nasıl bir çocuk?

- Son derece pozitif, espriyi seven, etrafındakileri güldürmeyi bilen, saygılı. Kandillerde, bayramlarda ben söylemeden büyüklerini arayıp kutlayan bir çocuk. Ahbaplarımız hastalandığında arayıp 'Geçmiş olsun,' diyen bir çocuk.

Anne-kız mı, yoksa arkadaş mı?

- Çok fazla arkadaş olmak istemiyorum. Yüzde 30 oranında arkadaşlık payı bırakıyorum. Ama otoriter bir anneyim.

Her isteği oluyor mu?

- Her isteği yüzde 60 oranında yapılıyor. Onu da yüzde 30'lara indirmeye çalışıyorum.

İlerde yapmak istediği mesleği belirledi mi?

- Çok güzel resim yapıyor. Onun adına bir sergi açmak istiyorum. Sokak çocukları olabilir, lösemili çocuklar için olabilir. Sanata çok yatkın ama başka bir alanda. Ben anne olarak onun mimar olmasını çok isterim. Ama kendi ne istiyor ona henüz karar vermiş değil.

Hülya Avşar'ın kızı olduğunun farkında mı?

- Asla! Benim en çok dikkat ettiğim şey. Hayatta en büyük korkum oydu işte. Hiç öyle bir çocuk olmadı.

Farkında bile değil. Ama bunu yapabilmek için de ona bir şey vermek gerekiyor. Onun aslında kendi kendine başarılı olduğu zaman özel olabileceğini öğretmek.

Zehra şımarık bir çocuk değil.

- Hayatta en korktuğum şey şımarık çocuk. Yaramaz çocuğu severim, şımarık çocuğu sevmem. Zehra, hiç şımarık değil. Büyüğüne saygılı, küçüğüne sevgi gösteriyor. Zehra içeriye bir büyük girsin hemen kalkıp yer veren bir çocuk.[/b]
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!

çelik kapı çeyiz

Cevapla

“Kim KiminLe Nerde ? Napıyor ?” sayfasına dön

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir