sekülarizm, laiklik, papa ve hodja
sekülarizm, laiklik, papa ve hodja
LAİKLERE KARŞI KUTSAL İTTİFAK
Üsküdar'da bugün uluslararası bir seminer var. Adı: "AB Ülkelerinde Din Devlet İlişkisi"...
Seminere ev sahipliği yapan oturum başkanı, "Papa 'nın yüzünü Sultanahmet Camii'nde Mekke 'ye döndüren din adamı" sıfatıyla yepyeni bir medyatik kimlik kazanan İstanbul Müftüsü Mustafa Çağına...
Programı bana gönderen, AB konularında uzman bir "okur dostum", altına şöyle bir not iliştirmiş:
"Papa 'nın İstanbul'da ektiği tohumlar inanılmaz süratle büyüyor. Biz, AB ile uğraşırken, ansızın dinler birliği oluşuyor!"
Hedefi 12'den vurmak budur. Evet, tam da öyle oluyor! Bu yeni operasyonun kod adı kondu bile:
"Laikliğe karşı yeni kutsal ittifak!"
XVI. Benedikt'in çıkarması arifesinde yazdığım yazılarda "İstanbul büyük din mücadelesinin merkezinde iki büyük din karşıtlaşmasının ekseni (Islam-Hıristiyanlık; Katotiklik-Ortodoksluk) İstanbul üzerinden geçiyor. Papa, Alaattin'in lambası gibi, asırlardır uyuyan bu cinleri, bu seyahatinde şişeden çıkarıyor... "diye yazmıştım.
Bu "cinlere" Papa şimdi bir üçüncüsünü de ekliyor "laiklik". XVI. Benedikt'in Türkiye dönüşünde İtalyan medyasında çıkan yazılardan öğreniyoruz ki, yalnızca "dinler" değil, Avrupa'nın "laiklik ekseni" de İstanbul üzerinden geçiyor...
LAİKLER: YENİ KÂFİRLERİ
"XVI. Benedikt'in Türkiye'de hayata geçirdiği Islamla yeni yumuşamayı nasıl yorumlayalım" sorusu etrafında dönen yazıların verdiği tek bir yanıt var: "
Bu seyahat Regensburg gafının tamirinin çok ötesine geçmiştir. Papa, Türkiye'de Islamla bir araya gelerek Avrupa'nın gerçekte bir numaralı düşmanı olarak gördüğü 'laikliğe' ve laikçiliğe' savaş açmıştır. Vatikan'ın yeni kutsal ittifakı bu..."
Örnek mi istersiniz? Merkez sol eğilimli "Reformista" gazetesinde çıkan bir yazı (30 Kasım): "Papa Regensburg nedeniyle kendisine en sert eleştirileri yönelten (Bardakoğlu'nun.) ayağına dek gittiyse kendisine çok yüksek bir (siyasi) hedef koymuş olmalı" diyor yazı özetle ve ekliyor:
"Kilise güçlenen Avrupa laikliği karşısında Islamla ittifak peşinde...
Hıristiyanlıkla İslam, 'ortak tek tanrı' adına; Avrupa'ya hükmeden, 'laikliğe karşı', 'imanda ilham bulan neo-confessionalist tanımı kullanılıyor ki buna bir tür 'neo-teokrasi' de diyebilirsiniz 'ortak değerlerin' buluştuğu yeni bir 'Avrupa vizyonunu' paylaşıyor. Isa ve Muhammet'in bu yeni ittifakı sayesinde; cami ile kilise, çan kuleleri ve minareler, haç ile hilal, aydınlanmacılık ve laiklik kalelerine karşı birlikte yükselecekler...
'Islamla ittifak eden bu yeni haçlı seferinin' ortak hedefinde 'laikler' var. Laikler, iki din için de 'yeni kâfirler' olarak tanımlanacak. Büyük Hıristiyan teologu Papa'nın altından büyük bir 'tektanrı siyasetçisi' çıktı..."
"Riformista" gazetesi önceki gün (8 Aralık) neredeyse tam sayfa ayırdığı yeni bir yazıyla aynı konuya dönüyor ve "XVI. Benedikt ve İslam... Relativizme Karşı Kutsal İttifak" başlığı altında "Regensburg'un yarattığı kriz, gelecek yıllara damga vuracak yeni bir dinler ittifakı yarattı!" diyor.
TÜRKİYE SEYAHATİ... 'DÖNEMEÇ
Başlıktaki "relativizm "den kastedilen, Avrupa'nın sekülerleşmesi karşısında dinin mutlak değerleri ve emirlerinin "göreceleştirilmesi" oluyor. Katolik kilisesi bu "göreceleştirilmeye" yani "arka plana itilmeye" büyük tepki duyuyor. Kilisenin baş edemediği bu sürüklenmeye "imanı canlı tutmayı başaran" Islamla ittifak yaparak set çekmeyi planladığı belirtiliyor.
Papa'nın geçmişte yaptığı bu bağlamdaki uyanlara da dikkat çeken gazete, "gerçek düşmanı" "laiklik, laik kültür ve materyalizm" olarak tanımlayan XVI. Benedikt'in 'Tanrı'yla ipleri koparan akılcılığı", "dini patolojileriye (-ki burada Islami köktencilik kastediliyor) eşdeğer büyüklükte bir patoloji (hastalık) olarak betimlediğine işaret ediyor.
Sultanahmet Camii'ndeki muhteşem "duaakrobasisi" ile "Regensburg'un" üzerine sünger çeken Vatikan için Papa'nın Türkiye seyahati, anlayacağınız yeni bir "kutsal ittifak stratejisi" bağlamında can alıcı bir "kilometre taşı" ve bir "dönemeç" olarak görülüyor.
Vatikan'ın şeytanlıklarının sonu yok. Kendi dincilerimiz yetmiyormuş gibi, başımıza bir de "Papalık" çıktı. Türkiye'deki laik sistemin, birdenbire şimdi Vatikan'ın "kapsama alanına" giren yeni bir "küresel stratejinin" hedefine dönüşmesi...
LAMI CİMİ YOK, BOMBA GİBİ BİR HABERİ
NİLGÜN CERRAHOĞLU
09 ARALIK 2006
////////////////////////
"...
...Bu inkılap, siyasal bakımdan, ekonomik bakımdan, hatta din telakkisi bakımından Batı için üzerinde dikkatle ve ibretle durulacak bir hareketler silsilesidir."
sevgili recep peker'in dediği gibi...
bu konu ayrı bir başlık altında toplanmayı haketti...
bayağı tartışacağız
ve ağızlarının paylarını verceğiz...
NALINA DA MIHINA DA...
Üsküdar'da bugün uluslararası bir seminer var. Adı: "AB Ülkelerinde Din Devlet İlişkisi"...
Seminere ev sahipliği yapan oturum başkanı, "Papa 'nın yüzünü Sultanahmet Camii'nde Mekke 'ye döndüren din adamı" sıfatıyla yepyeni bir medyatik kimlik kazanan İstanbul Müftüsü Mustafa Çağına...
Programı bana gönderen, AB konularında uzman bir "okur dostum", altına şöyle bir not iliştirmiş:
"Papa 'nın İstanbul'da ektiği tohumlar inanılmaz süratle büyüyor. Biz, AB ile uğraşırken, ansızın dinler birliği oluşuyor!"
Hedefi 12'den vurmak budur. Evet, tam da öyle oluyor! Bu yeni operasyonun kod adı kondu bile:
"Laikliğe karşı yeni kutsal ittifak!"
XVI. Benedikt'in çıkarması arifesinde yazdığım yazılarda "İstanbul büyük din mücadelesinin merkezinde iki büyük din karşıtlaşmasının ekseni (Islam-Hıristiyanlık; Katotiklik-Ortodoksluk) İstanbul üzerinden geçiyor. Papa, Alaattin'in lambası gibi, asırlardır uyuyan bu cinleri, bu seyahatinde şişeden çıkarıyor... "diye yazmıştım.
Bu "cinlere" Papa şimdi bir üçüncüsünü de ekliyor "laiklik". XVI. Benedikt'in Türkiye dönüşünde İtalyan medyasında çıkan yazılardan öğreniyoruz ki, yalnızca "dinler" değil, Avrupa'nın "laiklik ekseni" de İstanbul üzerinden geçiyor...
LAİKLER: YENİ KÂFİRLERİ
"XVI. Benedikt'in Türkiye'de hayata geçirdiği Islamla yeni yumuşamayı nasıl yorumlayalım" sorusu etrafında dönen yazıların verdiği tek bir yanıt var: "
Bu seyahat Regensburg gafının tamirinin çok ötesine geçmiştir. Papa, Türkiye'de Islamla bir araya gelerek Avrupa'nın gerçekte bir numaralı düşmanı olarak gördüğü 'laikliğe' ve laikçiliğe' savaş açmıştır. Vatikan'ın yeni kutsal ittifakı bu..."
Örnek mi istersiniz? Merkez sol eğilimli "Reformista" gazetesinde çıkan bir yazı (30 Kasım): "Papa Regensburg nedeniyle kendisine en sert eleştirileri yönelten (Bardakoğlu'nun.) ayağına dek gittiyse kendisine çok yüksek bir (siyasi) hedef koymuş olmalı" diyor yazı özetle ve ekliyor:
"Kilise güçlenen Avrupa laikliği karşısında Islamla ittifak peşinde...
Hıristiyanlıkla İslam, 'ortak tek tanrı' adına; Avrupa'ya hükmeden, 'laikliğe karşı', 'imanda ilham bulan neo-confessionalist tanımı kullanılıyor ki buna bir tür 'neo-teokrasi' de diyebilirsiniz 'ortak değerlerin' buluştuğu yeni bir 'Avrupa vizyonunu' paylaşıyor. Isa ve Muhammet'in bu yeni ittifakı sayesinde; cami ile kilise, çan kuleleri ve minareler, haç ile hilal, aydınlanmacılık ve laiklik kalelerine karşı birlikte yükselecekler...
'Islamla ittifak eden bu yeni haçlı seferinin' ortak hedefinde 'laikler' var. Laikler, iki din için de 'yeni kâfirler' olarak tanımlanacak. Büyük Hıristiyan teologu Papa'nın altından büyük bir 'tektanrı siyasetçisi' çıktı..."
"Riformista" gazetesi önceki gün (8 Aralık) neredeyse tam sayfa ayırdığı yeni bir yazıyla aynı konuya dönüyor ve "XVI. Benedikt ve İslam... Relativizme Karşı Kutsal İttifak" başlığı altında "Regensburg'un yarattığı kriz, gelecek yıllara damga vuracak yeni bir dinler ittifakı yarattı!" diyor.
TÜRKİYE SEYAHATİ... 'DÖNEMEÇ
Başlıktaki "relativizm "den kastedilen, Avrupa'nın sekülerleşmesi karşısında dinin mutlak değerleri ve emirlerinin "göreceleştirilmesi" oluyor. Katolik kilisesi bu "göreceleştirilmeye" yani "arka plana itilmeye" büyük tepki duyuyor. Kilisenin baş edemediği bu sürüklenmeye "imanı canlı tutmayı başaran" Islamla ittifak yaparak set çekmeyi planladığı belirtiliyor.
Papa'nın geçmişte yaptığı bu bağlamdaki uyanlara da dikkat çeken gazete, "gerçek düşmanı" "laiklik, laik kültür ve materyalizm" olarak tanımlayan XVI. Benedikt'in 'Tanrı'yla ipleri koparan akılcılığı", "dini patolojileriye (-ki burada Islami köktencilik kastediliyor) eşdeğer büyüklükte bir patoloji (hastalık) olarak betimlediğine işaret ediyor.
Sultanahmet Camii'ndeki muhteşem "duaakrobasisi" ile "Regensburg'un" üzerine sünger çeken Vatikan için Papa'nın Türkiye seyahati, anlayacağınız yeni bir "kutsal ittifak stratejisi" bağlamında can alıcı bir "kilometre taşı" ve bir "dönemeç" olarak görülüyor.
Vatikan'ın şeytanlıklarının sonu yok. Kendi dincilerimiz yetmiyormuş gibi, başımıza bir de "Papalık" çıktı. Türkiye'deki laik sistemin, birdenbire şimdi Vatikan'ın "kapsama alanına" giren yeni bir "küresel stratejinin" hedefine dönüşmesi...
LAMI CİMİ YOK, BOMBA GİBİ BİR HABERİ
NİLGÜN CERRAHOĞLU
09 ARALIK 2006
////////////////////////
"...
...Bu inkılap, siyasal bakımdan, ekonomik bakımdan, hatta din telakkisi bakımından Batı için üzerinde dikkatle ve ibretle durulacak bir hareketler silsilesidir."
sevgili recep peker'in dediği gibi...
bu konu ayrı bir başlık altında toplanmayı haketti...
bayağı tartışacağız
ve ağızlarının paylarını verceğiz...
NALINA DA MIHINA DA...
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: sekülarizm, laiklik, papa ve hodja
PAPA: DİNİ SİMGELER SERBEST BIRAKILSIN
Katoliklerin lideri 16. Benedikt'ten laiklik eleştirisi:
Devlet, dini özel alana hapsedilecek bireysel bir duygu olarak ele alamaz.
Katoliklerin dini lideri Papa 16. Benedikt, Vatikan'da bir grup italyan Katolik hukuku uzmanına yaptığı konuşmada, dini sembollerin kamusal alanda taşınması ve kullanılmasının serbest bırakılmasını istedi.
AFP'nin haberine göre Papa, "Dinin siyasi ve kültürel önemlerinin tanınmasının bütün biçimlerine ve özellikle dini sembollerin kamu kurumlarında varlık göstermesine karşı çıkmak, sağlıklı bir laikliğin ifadesinden çok, laikliğin yozlaşmasıdır" diye konuştu.
Dünyadaki 1.1 milyar Katoliğin lideri 16. Benedikt, "Devlet, dini özel alana hapsedilebilecek bireysel bir duygu olarak ele alamaz" diyerek Avrupa'da son zamanlarda giderek yaygınlaşan, dini sembollerin kamu kurum ve kuruluşlarında kullanılmasının yasaklanması eğilimine karşı tavrını ortaya koymuş oldu.
"Din ortak bir kamusal varlık olarak tanınmalıdır" diyen Papa, dini sembollerin taşınması ve kullanılmasının da tüm devlet dairelerinde, okullarda, yargı alanlarında, hastanelerde, hapishanelerde ve diğer yerlerde serbest olması gerektiğini belirtti.
Papa, "din dışı hayat görüşü, düşünce ve ahlak anlayışının, modern demokrasinin temel öğesi haline geldiği anlaşılan laikliğin yanlış davranmasına neden olduğunu" kaydetti.
MİLLİYET
10 ARALIK 2006
///////////////////
nasıl da aynı kaba ediyor bu şerefsizler...
du bakalı bi daha neler olacak...
Katoliklerin lideri 16. Benedikt'ten laiklik eleştirisi:
Devlet, dini özel alana hapsedilecek bireysel bir duygu olarak ele alamaz.
Katoliklerin dini lideri Papa 16. Benedikt, Vatikan'da bir grup italyan Katolik hukuku uzmanına yaptığı konuşmada, dini sembollerin kamusal alanda taşınması ve kullanılmasının serbest bırakılmasını istedi.
AFP'nin haberine göre Papa, "Dinin siyasi ve kültürel önemlerinin tanınmasının bütün biçimlerine ve özellikle dini sembollerin kamu kurumlarında varlık göstermesine karşı çıkmak, sağlıklı bir laikliğin ifadesinden çok, laikliğin yozlaşmasıdır" diye konuştu.
Dünyadaki 1.1 milyar Katoliğin lideri 16. Benedikt, "Devlet, dini özel alana hapsedilebilecek bireysel bir duygu olarak ele alamaz" diyerek Avrupa'da son zamanlarda giderek yaygınlaşan, dini sembollerin kamu kurum ve kuruluşlarında kullanılmasının yasaklanması eğilimine karşı tavrını ortaya koymuş oldu.
"Din ortak bir kamusal varlık olarak tanınmalıdır" diyen Papa, dini sembollerin taşınması ve kullanılmasının da tüm devlet dairelerinde, okullarda, yargı alanlarında, hastanelerde, hapishanelerde ve diğer yerlerde serbest olması gerektiğini belirtti.
Papa, "din dışı hayat görüşü, düşünce ve ahlak anlayışının, modern demokrasinin temel öğesi haline geldiği anlaşılan laikliğin yanlış davranmasına neden olduğunu" kaydetti.
MİLLİYET
10 ARALIK 2006
///////////////////
nasıl da aynı kaba ediyor bu şerefsizler...
du bakalı bi daha neler olacak...
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: sekülarizm, laiklik, papa ve hodja
DİNİ CEMAATLERİN STATÜSÜNÜN KIBRIS'TAN DAHA BÜYÜK BİR SORUN OLDUĞU BELİRTİLDİ
'EN BÜYÜK ENGEL SEKÜLARİZM'
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi'nde gerçekleşen "AB Ülkelerinde Din-Devlet İlişkisi” konulu iki günlük sempozyum dün sona erdi.
Sempozyumda konuşan ABD Brigham Young Üniversitesi'nden Prof Cole Durham, sekülarizmin, Türkiye'nin AB'ye katılımında Kıbrıs'tan daha büyük bir sorun olduğunu savunarak "Ya AB dini cemaatlerin hukuki statüye kavuşturulmasından vazgeçecek ya da Türkiye dini vakıf ve demeklere hukuki bir statü tanıyacak" dedi.
Türkiye Diyanet Vakfı lslam Araştırmaları Merkezi'nde gerçekleştirilen sempozyumda konuşan Devlet Bakam Mehmet Aydın, Batılı liderlerin bir terör olayı olduğunda dini kullandıklarını belirterek "Bugün yapılan en büyük hata, siyasi özü itibarıyla siyasi olanın kültür ve din diliyle tercüme edilmesidir" dedi. Avrupa'da dinle ilgili konuların karar vericiler arasında konuşulduğunu belirten Aydın, kendileri bu konuda konuştuğunda "Neden konuşuyorsunuz?" diye eleştirildiklerini hatırlatarak "Tartışma orada zaten, bırakıp kaçacak mıyım?" diye konuştu.
Prof. Dr. Durham ise Papa 16. Benedikt'in Türkiye ziyaretinde Sultanahmet Camisi'nde dua ettiğini anımsatarak "Papa bunu meditasyon olarak niteledi. Bu, saygı ve özür dileme olarak algılanabilir" dedi. "Sekülarizm, benim anlayışımda farklı dinler arasında ilişkileri sağlayabilen devlet anlamına geliyor" diyen Durham sekülarizmin, Türkiye'nin AB'ye katılımında Kıbrıs'tan daha büyük bir sorun olduğunu savundu. Durham, "Kıbrıs belki siyasi olarak çözülebilir. Ama ya AB dini cemaatlerin hukuki statüye kavuşturulmasından vazgeçecek ya da Türkiye dini vakıf ve derneklere hukuki bir statü tanıyacak" dedi.
Durham, Avrupa Konseyi'nin, 24 Ocak 2006'da "bütün dini cemaatlerin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için uygun bir ortam hazırlanması gerektiği" yönünde görüş bildirdiğini belirterek, "Türkiye'nin sekülerizm geleneği, pek çok engeller ortaya koyuyor. Sekülarizm, Atatürk devrimlerinden kaynaklanan, değişmez anayasal unsurlardan ve bu nedenle dini amaçlı dernek kurulamıyor. Bu sadece siyasi engel değil, anayasanın değişmez maddesi. AB'ye girişte bir engel olabilir" diye konuştu.
CUMHURİYET
11 ARALIK 2006
/////
burası elbette beyni sulanmış şerefsizlerin ülkesi değil...
O AB BEYNİ SULAK İNSANLARDAN OLUŞUYORSA
DAVETLE ADAM EDERİZ ONLARI...
'EN BÜYÜK ENGEL SEKÜLARİZM'
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi'nde gerçekleşen "AB Ülkelerinde Din-Devlet İlişkisi” konulu iki günlük sempozyum dün sona erdi.
Sempozyumda konuşan ABD Brigham Young Üniversitesi'nden Prof Cole Durham, sekülarizmin, Türkiye'nin AB'ye katılımında Kıbrıs'tan daha büyük bir sorun olduğunu savunarak "Ya AB dini cemaatlerin hukuki statüye kavuşturulmasından vazgeçecek ya da Türkiye dini vakıf ve demeklere hukuki bir statü tanıyacak" dedi.
Türkiye Diyanet Vakfı lslam Araştırmaları Merkezi'nde gerçekleştirilen sempozyumda konuşan Devlet Bakam Mehmet Aydın, Batılı liderlerin bir terör olayı olduğunda dini kullandıklarını belirterek "Bugün yapılan en büyük hata, siyasi özü itibarıyla siyasi olanın kültür ve din diliyle tercüme edilmesidir" dedi. Avrupa'da dinle ilgili konuların karar vericiler arasında konuşulduğunu belirten Aydın, kendileri bu konuda konuştuğunda "Neden konuşuyorsunuz?" diye eleştirildiklerini hatırlatarak "Tartışma orada zaten, bırakıp kaçacak mıyım?" diye konuştu.
Prof. Dr. Durham ise Papa 16. Benedikt'in Türkiye ziyaretinde Sultanahmet Camisi'nde dua ettiğini anımsatarak "Papa bunu meditasyon olarak niteledi. Bu, saygı ve özür dileme olarak algılanabilir" dedi. "Sekülarizm, benim anlayışımda farklı dinler arasında ilişkileri sağlayabilen devlet anlamına geliyor" diyen Durham sekülarizmin, Türkiye'nin AB'ye katılımında Kıbrıs'tan daha büyük bir sorun olduğunu savundu. Durham, "Kıbrıs belki siyasi olarak çözülebilir. Ama ya AB dini cemaatlerin hukuki statüye kavuşturulmasından vazgeçecek ya da Türkiye dini vakıf ve derneklere hukuki bir statü tanıyacak" dedi.
Durham, Avrupa Konseyi'nin, 24 Ocak 2006'da "bütün dini cemaatlerin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için uygun bir ortam hazırlanması gerektiği" yönünde görüş bildirdiğini belirterek, "Türkiye'nin sekülerizm geleneği, pek çok engeller ortaya koyuyor. Sekülarizm, Atatürk devrimlerinden kaynaklanan, değişmez anayasal unsurlardan ve bu nedenle dini amaçlı dernek kurulamıyor. Bu sadece siyasi engel değil, anayasanın değişmez maddesi. AB'ye girişte bir engel olabilir" diye konuştu.
CUMHURİYET
11 ARALIK 2006
/////
burası elbette beyni sulanmış şerefsizlerin ülkesi değil...
O AB BEYNİ SULAK İNSANLARDAN OLUŞUYORSA
DAVETLE ADAM EDERİZ ONLARI...
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: sekülarizm, laiklik, papa ve hodja
PAPA LAİKLİĞE SAVAŞ AÇTI
"Türkiye'nin laik modeli kilisenin işine gelmiyor. Türkler; 'Islamın kılıcı” işlevini üstlenmeye devam etselerdi, Vatikan bundan sıkıntı duymazdı. Ama Türkiye hesapta olmayan bir şey yaptı ve şablonu kırdı. Laik düzenin Müslüman bir ülkede de hayata geçebileceğini ve evrensel olabileceğini gösterdi. Kilise için bundan aykırı bir şey düşünülebilir mi?
Vatikan'ın bir numaralı düşmanı İslam değil laiklik...
Kilisenin hâlâ kabullenmekte direnç gösterdiği ve tepki duyduğu bir şey varsa o da laisizmin orda burda kök salmasıdır. (Sağnak, "Avrupa'da Din Savaşı", Haziran 2003).
Vatikan'ın 'Türkiye 'deki laikliği" can sıkıcı bir "çıbanbaşı" olarak görmesi yeni değil. Yenilik, bunu Vatikan koridorlarında alçak sesle konuşulan bir konu olmaktan çıkarıp "meşrulaştırması" ve "aydınlanmacı laikliğe karşı açtığı küresel kampanyanın" ayrılmaz parçası haline getirmesi.
“Türkiye'deki laiklik Vatikan 'ı neden ilgilendiriyor?" diyeceksiniz...
İlgilendiriyor, çünkü Vatikan'ın Ankara'dan bir numaralı talebi "dini cemaatlere özgürlük..."
Bu talep Vatikan'ın Türkiye ajandasında en öncelikli yeri işgal ediyor. Türkiye'deki "laik sistem" oysa ki bu hedefe engel çıkaran "lüzumsuz bir komplikasyon" olarak görülüyor.
Pratikte, Vatikan'ı ilgilendiren birinci konu bu. Bir de işin "tarihi-siyasi" boyutu var. Yukarıda alıntıladığım önceki yazılarımda da işaret ettiğim gibi, laikliğin kök salmasından oldum olası rahatsız olan Vatikan; Berlin Duvarının çökmesiyle Avrupa solunun girdiği krizden yararlanarak, bu "tarihi yol kazasına" son vermek istiyor!
"Duvarı yıkan" Polonyalı Papa II. Jean Paul'den bayrağı devralan XVI. Benedikt, şimdi selefinin bıraktığı yerden mücadeleyi sürdürmek istiyor ve Avrupa'yı "neo-confessionalist" deyimiyle tanımlanan "din referanslı bir kıtaya" dönüştürmeyi hedefliyor.
Türkiye seyahati... Dönemeç
Avrupa'nın bağrı Almanya'dan çıkan yeni Papa'nın bir numaralı misyonu; laisizme karşı savaşı "küresel bir stratejiye" dönüştürmek.
XVI. Benedikt'in papalığının ilk 18 ayında, bu bağlamda alttan alta işlediği temalar; son Türkiye seyahatinde ilk kez açıkça su yüzüne çıktı. Ve Türkiye dönüşü İtalyan gazetelerinin manşetlerine oturdu.
Konu şu:
"Vatikan 'sağlıklı laiklik' istiyor!" İtalya'da laiklik temasını ön plana çıkaran konular Türkiye'nin sıcak gündeminden tabii farklı! Roma'da laiklik meselesini "yakıcı" hale getiren paradigmalar, "ötenazi", "kök hücre denemeleri" ve "eşcinsel evliliklere" odaklanıyor.
Parlamentonun hazırladığı yeni bir yasa tasarısı nedeniyle kilise bu konulara müdahil olmak istiyor. Ancak bu sorunlara "perakende" yaklaşmak yerine, "laiklik ekseni" üzerinden "toptancı" bir savaş açıyor.
"21. yüzyılın laik devleti nasıl tanımlanmalı" sorusu üzerinden götürülen tartışmanın ucuna Türkiye de ekleniyor.
Papa'yı izleyen gazeteciler, hatta XVI. Benedikt'in "laiklik" ve "laikçilik"; "dejenere laiklik”le "sağlıklı laiklik" ayrımlarına ilk kez Türkiye'de girdiğine dikkat çekiyor ve ayağının tozuyla bu kavranılan İtalya'da fitillediği "anti-laik kampanyanın" parçası haline getirdiğine işaret ediyorlar.
"Messaggero" gazetesi örneğin, Papa'nın "sağlıklı laiklik" tanımını Ankara'da kordiplomatik önünde yaptığı konuşmada ortaya attığını vurguluyor.
Sol eğilimli "Manifesto" ise "Papa bu konuları Türkiye dönüşünde açtı" diyor. Ve XVI. Benedikt'in "sağlıklı laiklik" ve "laikçilik" kavramlarının içini açıyor.
XVI. Benedik’te göre "laikçilik", "din-devlet işlerini kesin hatlarla ayıran “ideolojik laiklik"oluyor... Papa'nın lanetlediği "ideolojik laiklik", "dini; yaşamdan, entelektüel düşünce ve ahlaktan dışlayan; kamu alanı dışına iten, yalnızca birey vicdanına indirgeyen laiklik" şeklinde tanımlanıyor. XVI. Benedikt; Avrupa'da böyle bir "patolojik laiklik" görmek istemiyor.
Ya ne görmek istiyor? Kutsal Peder'in takdis ettiği laiklik, "sağlıklı laiklik!" Sağlıklı laiklikle kasıt ne? "Dinin bireysel alanla sınırlanmaması ve dini cemaatlere tam özgürlük, yasamaya müdahale!.."
Kısacası "dini kamu alanına taşımak istiyor" Papa Ratzinger. Bu Vatikan usulü sağlıklı laikliği, "Manifesto"; "kilisenin cumhuriyetin her alanına burnunu sokması ve el atması" olarak tanımlıyor ve şu soruyu hatırlatmaktan geri kalmıyor
(Türkiye gibi) "Hıristiyan gelenekten gelmeyen ülkelerde de laikliğin nerde başlayıp nerde biteceğini Papa mı tayin edecek?"
BUNA PAPA'NIN GÜCÜ YETER Mİ, YETMEZ Mİ... TARİH GÖSTERECEK. VATİKAN'IN ÂLÂ VE VÂLÂ İLE FETHULLAH GÜLEN'İ AĞIRLAMIŞ OLDUĞUNU UNUTMAYALIM.
CUMHURİYET
NİLGÜN CERRAHOĞLU
///////
herşey çook açık ancak
geçirmek ve nakavt etmek için
şimdilik
NOT EDELİM...
"Türkiye'nin laik modeli kilisenin işine gelmiyor. Türkler; 'Islamın kılıcı” işlevini üstlenmeye devam etselerdi, Vatikan bundan sıkıntı duymazdı. Ama Türkiye hesapta olmayan bir şey yaptı ve şablonu kırdı. Laik düzenin Müslüman bir ülkede de hayata geçebileceğini ve evrensel olabileceğini gösterdi. Kilise için bundan aykırı bir şey düşünülebilir mi?
Vatikan'ın bir numaralı düşmanı İslam değil laiklik...
Kilisenin hâlâ kabullenmekte direnç gösterdiği ve tepki duyduğu bir şey varsa o da laisizmin orda burda kök salmasıdır. (Sağnak, "Avrupa'da Din Savaşı", Haziran 2003).
Vatikan'ın 'Türkiye 'deki laikliği" can sıkıcı bir "çıbanbaşı" olarak görmesi yeni değil. Yenilik, bunu Vatikan koridorlarında alçak sesle konuşulan bir konu olmaktan çıkarıp "meşrulaştırması" ve "aydınlanmacı laikliğe karşı açtığı küresel kampanyanın" ayrılmaz parçası haline getirmesi.
“Türkiye'deki laiklik Vatikan 'ı neden ilgilendiriyor?" diyeceksiniz...
İlgilendiriyor, çünkü Vatikan'ın Ankara'dan bir numaralı talebi "dini cemaatlere özgürlük..."
Bu talep Vatikan'ın Türkiye ajandasında en öncelikli yeri işgal ediyor. Türkiye'deki "laik sistem" oysa ki bu hedefe engel çıkaran "lüzumsuz bir komplikasyon" olarak görülüyor.
Pratikte, Vatikan'ı ilgilendiren birinci konu bu. Bir de işin "tarihi-siyasi" boyutu var. Yukarıda alıntıladığım önceki yazılarımda da işaret ettiğim gibi, laikliğin kök salmasından oldum olası rahatsız olan Vatikan; Berlin Duvarının çökmesiyle Avrupa solunun girdiği krizden yararlanarak, bu "tarihi yol kazasına" son vermek istiyor!
"Duvarı yıkan" Polonyalı Papa II. Jean Paul'den bayrağı devralan XVI. Benedikt, şimdi selefinin bıraktığı yerden mücadeleyi sürdürmek istiyor ve Avrupa'yı "neo-confessionalist" deyimiyle tanımlanan "din referanslı bir kıtaya" dönüştürmeyi hedefliyor.
Türkiye seyahati... Dönemeç
Avrupa'nın bağrı Almanya'dan çıkan yeni Papa'nın bir numaralı misyonu; laisizme karşı savaşı "küresel bir stratejiye" dönüştürmek.
XVI. Benedikt'in papalığının ilk 18 ayında, bu bağlamda alttan alta işlediği temalar; son Türkiye seyahatinde ilk kez açıkça su yüzüne çıktı. Ve Türkiye dönüşü İtalyan gazetelerinin manşetlerine oturdu.
Konu şu:
"Vatikan 'sağlıklı laiklik' istiyor!" İtalya'da laiklik temasını ön plana çıkaran konular Türkiye'nin sıcak gündeminden tabii farklı! Roma'da laiklik meselesini "yakıcı" hale getiren paradigmalar, "ötenazi", "kök hücre denemeleri" ve "eşcinsel evliliklere" odaklanıyor.
Parlamentonun hazırladığı yeni bir yasa tasarısı nedeniyle kilise bu konulara müdahil olmak istiyor. Ancak bu sorunlara "perakende" yaklaşmak yerine, "laiklik ekseni" üzerinden "toptancı" bir savaş açıyor.
"21. yüzyılın laik devleti nasıl tanımlanmalı" sorusu üzerinden götürülen tartışmanın ucuna Türkiye de ekleniyor.
Papa'yı izleyen gazeteciler, hatta XVI. Benedikt'in "laiklik" ve "laikçilik"; "dejenere laiklik”le "sağlıklı laiklik" ayrımlarına ilk kez Türkiye'de girdiğine dikkat çekiyor ve ayağının tozuyla bu kavranılan İtalya'da fitillediği "anti-laik kampanyanın" parçası haline getirdiğine işaret ediyorlar.
"Messaggero" gazetesi örneğin, Papa'nın "sağlıklı laiklik" tanımını Ankara'da kordiplomatik önünde yaptığı konuşmada ortaya attığını vurguluyor.
Sol eğilimli "Manifesto" ise "Papa bu konuları Türkiye dönüşünde açtı" diyor. Ve XVI. Benedikt'in "sağlıklı laiklik" ve "laikçilik" kavramlarının içini açıyor.
XVI. Benedik’te göre "laikçilik", "din-devlet işlerini kesin hatlarla ayıran “ideolojik laiklik"oluyor... Papa'nın lanetlediği "ideolojik laiklik", "dini; yaşamdan, entelektüel düşünce ve ahlaktan dışlayan; kamu alanı dışına iten, yalnızca birey vicdanına indirgeyen laiklik" şeklinde tanımlanıyor. XVI. Benedikt; Avrupa'da böyle bir "patolojik laiklik" görmek istemiyor.
Ya ne görmek istiyor? Kutsal Peder'in takdis ettiği laiklik, "sağlıklı laiklik!" Sağlıklı laiklikle kasıt ne? "Dinin bireysel alanla sınırlanmaması ve dini cemaatlere tam özgürlük, yasamaya müdahale!.."
Kısacası "dini kamu alanına taşımak istiyor" Papa Ratzinger. Bu Vatikan usulü sağlıklı laikliği, "Manifesto"; "kilisenin cumhuriyetin her alanına burnunu sokması ve el atması" olarak tanımlıyor ve şu soruyu hatırlatmaktan geri kalmıyor
(Türkiye gibi) "Hıristiyan gelenekten gelmeyen ülkelerde de laikliğin nerde başlayıp nerde biteceğini Papa mı tayin edecek?"
BUNA PAPA'NIN GÜCÜ YETER Mİ, YETMEZ Mİ... TARİH GÖSTERECEK. VATİKAN'IN ÂLÂ VE VÂLÂ İLE FETHULLAH GÜLEN'İ AĞIRLAMIŞ OLDUĞUNU UNUTMAYALIM.
CUMHURİYET
NİLGÜN CERRAHOĞLU
///////
herşey çook açık ancak
geçirmek ve nakavt etmek için
şimdilik
NOT EDELİM...
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: sekülarizm, laiklik, papa ve hodja
DİYANET: HARAM PARAYLA KURBAN KESİLİR, ANCAK...
Diyanet İşleri Başkanlığı,
"Kişi haram parayla kurban kesmişse geçerli olur. Ama gayrimeşru kazancın sorumluluğundan kurtulmak için bu malı ihtiyaç sahiplerine verip, tövbe etmeli"
görüşünü bildirdi.
SABAH
12 ARALIK 2006
/////////////////////
OHHH TANRIM....
SEN NE KADAR İYİSİN YAHU...
VALLA ÇÖZEMEDİM İNAN BEN SENİ...
ELÇİLERİN ARACILIĞI İLE O KADAR HIRÇIN VE O KADAR ZALİM VE BİR O KADAR ACIMASIZ OLARAK TANITILDI Kİ BİZE
NE OLUR BU "SAPIK" DÜŞÜNCELERİMİZ İÇİN AFFET BİZİ...
...
YOK YOK YOK...
BUNDA BİR İŞ VAR...
BENCE CENNETTE HORMONAL DENGE BOZULDU...
VE HER YANI AZGIN HURİLER KAPLADI...
ZAVALLI ŞEHİTLER CENNETİN KEYFİNİ BİLE YAŞAYAMIYORLAR...
HİÇ BOŞ DEĞİLLER Kİ...
ELMA MOLASI İSTEDİLER HERHALDE TANRIDAN...
TANRI NE YAPSIN TAŞERONA HAVALE ETTİ HERHALDE İŞLERİ ŞU SIRALAR...
...
NEYSE ARKADAŞLAR...
BİRAZ CİDDİYET LÜTFEN...
ŞU İNANANLARIN TANRI İLE BAŞLARI KESİN BELADA...
BU MU ULEYN SEKULARİZMLE MÜCADELE...
BU MU LAİKLİKLE MÜCADELE...
BU MU YENİ KAFİRLERLE MÜCADELE...
YAKINDA TANRI "CENNETİM BOŞ KALACAK" KAYGUSUYLA
BİZLERİ MECBUREN CENNETİNE ALACAĞINA BAHSE GİRERİM...
AKSİ TAKTİRDE ŞEYTANA KARŞI İDDİASINI KAYBECEK...
NE ACI DEĞİL Mİ?
Diyanet İşleri Başkanlığı,
"Kişi haram parayla kurban kesmişse geçerli olur. Ama gayrimeşru kazancın sorumluluğundan kurtulmak için bu malı ihtiyaç sahiplerine verip, tövbe etmeli"
görüşünü bildirdi.
SABAH
12 ARALIK 2006
/////////////////////
OHHH TANRIM....
SEN NE KADAR İYİSİN YAHU...
VALLA ÇÖZEMEDİM İNAN BEN SENİ...
ELÇİLERİN ARACILIĞI İLE O KADAR HIRÇIN VE O KADAR ZALİM VE BİR O KADAR ACIMASIZ OLARAK TANITILDI Kİ BİZE
NE OLUR BU "SAPIK" DÜŞÜNCELERİMİZ İÇİN AFFET BİZİ...
...
YOK YOK YOK...
BUNDA BİR İŞ VAR...
BENCE CENNETTE HORMONAL DENGE BOZULDU...
VE HER YANI AZGIN HURİLER KAPLADI...
ZAVALLI ŞEHİTLER CENNETİN KEYFİNİ BİLE YAŞAYAMIYORLAR...
HİÇ BOŞ DEĞİLLER Kİ...
ELMA MOLASI İSTEDİLER HERHALDE TANRIDAN...
TANRI NE YAPSIN TAŞERONA HAVALE ETTİ HERHALDE İŞLERİ ŞU SIRALAR...
...
NEYSE ARKADAŞLAR...
BİRAZ CİDDİYET LÜTFEN...
ŞU İNANANLARIN TANRI İLE BAŞLARI KESİN BELADA...
BU MU ULEYN SEKULARİZMLE MÜCADELE...
BU MU LAİKLİKLE MÜCADELE...
BU MU YENİ KAFİRLERLE MÜCADELE...
YAKINDA TANRI "CENNETİM BOŞ KALACAK" KAYGUSUYLA
BİZLERİ MECBUREN CENNETİNE ALACAĞINA BAHSE GİRERİM...
AKSİ TAKTİRDE ŞEYTANA KARŞI İDDİASINI KAYBECEK...
NE ACI DEĞİL Mİ?
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Re: sekülarizm, laiklik, papa ve hodja
Haram parayla ibadet...
"HARAM parayla kesilen kurban geçerli olur" diyen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın belki de başka seçeneği yoktu.
"Haram parayla kurban-murban kesilmez" deseydi bu ülkede kimsenin kurban kesmemesi gerekirdi. Ki bu da deri toplayıcıları açısından iyi bir şey değildi.
Nasıl olsa yer haram, gök haram...
Böyle durumlarda "orta yol" her zaman bulunur.
Zaten Diyanet İşleri Başkanlığı da "İbadet helal parayla olur. Bununla birlikte kişi haram parayla kurban kesmişse, bu geçerli olur" diyor.
Sağolsun...
*
Bir ulusun inanç dünyasını düzenleyen kurum eğer "Haram parayla ibadet geçerli olur" diyorsa... Çalınmış, hırsızlık malı, yetim hakkı, kirli parayla insanların ibadet yapabileceğini kabul ediyorsa...
Pes...
Bir canlıyı yere yatırıp gırtlağını keserek ibadet etmek dahi çağdaş yaşama yakışmazken ve bu bilinçli din adamları tarafından reddedilirken... Bir din kurumunun, haramı ibadette uygun görme fetvası hangi dinin yüceliğine yakışır bilemem.
Yeryüzünde gelmiş-geçmiş, haram parayla ibadet etmeyi uygun gören, hoş karşılayan bir din var mıdır?..
Olabilir mi?..
*
Canım sıkıldı, canım...
Ben böyle bir kurumu yok sayarım.
Oraya asla saygı duymam.
Benim helal aylığımdan kesilen vergilerden Diyanet’e düşen parayı haram ederim.
(Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi, 1.122.203,000 YTL’dir. Bu İçişleri, Dışişleri, Çevre ve Orman, Bayındırlık, Ulaştırma, Sanayi ve Ticaret, Enerji, Kültür ve Turizm bakanlıklarının bütçelerinden çok daha büyük bir bütçedir.)
Yaşamsal görevi olan bu bakanlıklardan daha fazla paranın Diyanet İşleri’ne verilmesi, ucundan köşesinden "haramı" kılıfına uydurmak için midir?..
*
Hırsızlık, soygun, yağma yüzünden çok acı çekmiş ve hálá çalınmakta, yağmalanmakta olan bir ülkede... Ahlaki değerlerin en güçlü kalesi olması gereken Diyanet İşleri Başkanlığı’nda hangi din adamı (!) bu görüşü "fetva" olarak "www.diyanet.gov.tr" internet adresinden kamuoyuna sundu, yüzünü görmek isterim.
Sormak da isterim; böyle mi olur din adamlığı?..
///////////////////////
sevgili bekir coşkun da bugün kafirliğe savaş açanlara karşı bir değerlendirme yapmış...
konumu icabı
"iyi din adamı var" mesajı veriyor...
ama biz kemalistler biliyoruz ki
beklentisi ile yazdıkları farklı
aslı bizim gibi düşündüğüdür...
"HARAM parayla kesilen kurban geçerli olur" diyen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın belki de başka seçeneği yoktu.
"Haram parayla kurban-murban kesilmez" deseydi bu ülkede kimsenin kurban kesmemesi gerekirdi. Ki bu da deri toplayıcıları açısından iyi bir şey değildi.
Nasıl olsa yer haram, gök haram...
Böyle durumlarda "orta yol" her zaman bulunur.
Zaten Diyanet İşleri Başkanlığı da "İbadet helal parayla olur. Bununla birlikte kişi haram parayla kurban kesmişse, bu geçerli olur" diyor.
Sağolsun...
*
Bir ulusun inanç dünyasını düzenleyen kurum eğer "Haram parayla ibadet geçerli olur" diyorsa... Çalınmış, hırsızlık malı, yetim hakkı, kirli parayla insanların ibadet yapabileceğini kabul ediyorsa...
Pes...
Bir canlıyı yere yatırıp gırtlağını keserek ibadet etmek dahi çağdaş yaşama yakışmazken ve bu bilinçli din adamları tarafından reddedilirken... Bir din kurumunun, haramı ibadette uygun görme fetvası hangi dinin yüceliğine yakışır bilemem.
Yeryüzünde gelmiş-geçmiş, haram parayla ibadet etmeyi uygun gören, hoş karşılayan bir din var mıdır?..
Olabilir mi?..
*
Canım sıkıldı, canım...
Ben böyle bir kurumu yok sayarım.
Oraya asla saygı duymam.
Benim helal aylığımdan kesilen vergilerden Diyanet’e düşen parayı haram ederim.
(Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi, 1.122.203,000 YTL’dir. Bu İçişleri, Dışişleri, Çevre ve Orman, Bayındırlık, Ulaştırma, Sanayi ve Ticaret, Enerji, Kültür ve Turizm bakanlıklarının bütçelerinden çok daha büyük bir bütçedir.)
Yaşamsal görevi olan bu bakanlıklardan daha fazla paranın Diyanet İşleri’ne verilmesi, ucundan köşesinden "haramı" kılıfına uydurmak için midir?..
*
Hırsızlık, soygun, yağma yüzünden çok acı çekmiş ve hálá çalınmakta, yağmalanmakta olan bir ülkede... Ahlaki değerlerin en güçlü kalesi olması gereken Diyanet İşleri Başkanlığı’nda hangi din adamı (!) bu görüşü "fetva" olarak "www.diyanet.gov.tr" internet adresinden kamuoyuna sundu, yüzünü görmek isterim.
Sormak da isterim; böyle mi olur din adamlığı?..
///////////////////////
sevgili bekir coşkun da bugün kafirliğe savaş açanlara karşı bir değerlendirme yapmış...
konumu icabı
"iyi din adamı var" mesajı veriyor...
ama biz kemalistler biliyoruz ki
beklentisi ile yazdıkları farklı
aslı bizim gibi düşündüğüdür...
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Kimler çevrimiçi
Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 18 misafir