Yanlış Bir İhbar Gibi
Gönderilme zamanı: 19 Eyl 2008, 13:22
Yanlış Bir İhbar Gibi
serin güz akşamlarıydı
Pera’ da yazılan zaman
bizdik siyah körfezlerde
çığlık çığlığa kurşun kalemlerimizle
kumdan kaleleri fethe giden kağıt gemi
ne güzeldi o günler o eski günler
bir bulutun ardına inen dolunay kadar
inceymiş zaman
yanlış bir ihbar gibi her seferinde
evlerimizden araklanan kuştüyleri
Hülya’ nın gülüşleri
şifreli bir kahkahadır
ellerimizde patlar
mişli geçmiş ütopyalarda yaşanamayanlar
en yaşlı çınarımızdı Muzaffer
savaş parolasını veren dört yöne
“algarina algarina”
Hülya sustu
anladık başladı savaş
Muzaffer bağırdı gerilere ileri yoldaş
musallat bir aşkın bal-gamını söker gibi
“algarina algarina”
yanlış bir ihbar gibi her seferinde
şiirimiz büyür çoğalır ellerinde Yalvaç’ın
dik vuran şairlerdik kalemi kağıda
açılırdık öylece hainlerin sularına
Gülcemal bir an kayboldu
dişlerini dizer gibi alfabenin
en son hangi harf ile kovdu Ş’ yi
derken
sanki provaya nefes nefese
ödünç alınmış bir mezar gibi
bağırdı gerilerden bir ses
“seni vuracaklar çocuk”
“incecik duruşu” yla Mustafa
ne güzel çocuktu o güzel çocuk
Aziz Kemal, Tuncay, Ali Ulvi,
Atila ve diğerleri
yazdılar göllerde bir güzel sazdılar
kısık sesine halkımın davudi avazdılar
kim korkardı ölümden
o yaşlı ölümden
düşüp o mavi güneşin peşinden
ne güzeldi o günler o eski günler[googlevideo][/googlevideo]
serin güz akşamlarıydı
Pera’ da yazılan zaman
bizdik siyah körfezlerde
çığlık çığlığa kurşun kalemlerimizle
kumdan kaleleri fethe giden kağıt gemi
ne güzeldi o günler o eski günler
bir bulutun ardına inen dolunay kadar
inceymiş zaman
yanlış bir ihbar gibi her seferinde
evlerimizden araklanan kuştüyleri
Hülya’ nın gülüşleri
şifreli bir kahkahadır
ellerimizde patlar
mişli geçmiş ütopyalarda yaşanamayanlar
en yaşlı çınarımızdı Muzaffer
savaş parolasını veren dört yöne
“algarina algarina”
Hülya sustu
anladık başladı savaş
Muzaffer bağırdı gerilere ileri yoldaş
musallat bir aşkın bal-gamını söker gibi
“algarina algarina”
yanlış bir ihbar gibi her seferinde
şiirimiz büyür çoğalır ellerinde Yalvaç’ın
dik vuran şairlerdik kalemi kağıda
açılırdık öylece hainlerin sularına
Gülcemal bir an kayboldu
dişlerini dizer gibi alfabenin
en son hangi harf ile kovdu Ş’ yi
derken
sanki provaya nefes nefese
ödünç alınmış bir mezar gibi
bağırdı gerilerden bir ses
“seni vuracaklar çocuk”
“incecik duruşu” yla Mustafa
ne güzel çocuktu o güzel çocuk
Aziz Kemal, Tuncay, Ali Ulvi,
Atila ve diğerleri
yazdılar göllerde bir güzel sazdılar
kısık sesine halkımın davudi avazdılar
kim korkardı ölümden
o yaşlı ölümden
düşüp o mavi güneşin peşinden
ne güzeldi o günler o eski günler[googlevideo][/googlevideo]